26 Ağustos Zafer Haftasına Girdik

Zafer Kutlamaları başladı, her şey yolunda mı emin değilim. Kendi adıma bende her şey yolunda değil. Örneğin Emirbeyoğlu Hamzabey Anıtında beş yıldan beri düzenli gerçekleştirdiğim 30 Ağustos Zafer Kutlamasına bu sene hazırlık yapamadım. Ankara’da acil bir sorunum çıktı, gitmek zorundaydım, gittikten sonra üstüne bir de bel tutulması yaşadım.

 

Gitmişken Veryansın TV’de bir canlı yayın daha yaptım. Milli Eğitimde dersleri parçalamayla ülkeyi parçalama komisyonları eşgüdüm çalışıyorken anlatmadan edemezdim.

 

Tarihte ilk MİLLET olmuş biz Türklerin Anadolu’da kurduğumuz devletleri anlattım. Milet tarihi bilim tarihidir, Tales, Pisagor, Opatia, Batlamyus vd bilim adamlarının tarihidir. Harran’ın, Dikrankerti’nin, Zağalassos, Klazomenoyi ve hatta Rize Kalesinden götürülen tıp kitaplarının, yakılan İskenderiye kütüphanesinin, Kolkhis kralı Ayateş’in Arhavi’den Atina’ya kaçırılan kızı Media’nın, kızkardeşi Sirke’nin tarihidir. Bu tarih VI.Mitridate’nin kızı Sarı Gelin diye bildiğimiz DORYPATIENE (Çare Bacıana) prensesimizin tarihidir. Babası öldüğünde Ça(ğ)rankaya’da düşmana teslim olmamak için intihar eden, tek çaresi kendini kayadan aşağı atmak olan Sarı Gelin’in tarihidir bu tarih.

 

Niğde Gümüşler Manastırındaki BACY yazısını hemşire olarak çözdüğüm gibi, beyaz hemşire kepimizi de çözdüm. Bacı’nın başında Umay Ana meleğin beyaz kepi vardı. O bizim meleğimizdir. Milet Uygarlığının her yerinde karşımıza çıkan bu resime ve bu isme dikkat edelim. Niğde, Konya darüşşifaları gibi Trabzon Kaymaklı’da ve Sümela’da aynı Bacıana resimleri var.

 

Yıllar önce rastlamıştım, Trabzon’un antik adı A’dropatiene ile Azerbaycan’ın adı aynı idi. Aynı isim Rize Pazar’ın sahile bakan yamacında karşıma çıktı. Şimdi anlıyorum ki buralar CARE BACI ANA, Baş Şifacı anaların çok olduğu yerlerdi. Yer adı şifacı analarımızdan isim almıştı.

 

Milet Uygarlığını var eden kültürde halkına şifa dağıtmak en temel davranıştı. Halkına şifa dağıtan başhemşireler, Sare/Care bacı analar… Çevirelim İngilizceye, “bakım” diyor, CARE yazıyor, yani üç haftalık bakım /tedaviye de KÜR diyoruz. İşte, Çare/Sare, Türküdeki köy köy dolaşıp derman toplayan Sarı Gelinin sıfatındaki Dory Pati Ene çıktı karşımıza.

Ben şimdi, 76 Yaşımda bir koruyucu Mayana olmak çabasındayken Veryansın TV ekranında Milet Uygarlığımızın Koruyucu Bacıanalarını anlatırken başıma taktığım antik hemşire Mayana kepiyle resim verdim. Korotacı Media gibi oldum. İzlemek isterseniz link veriyorum:

“İhanet Masasına Eşgüdüm Parçalı Müfredat”

https://www.youtube.com/watch?v=UCtEU1A1z-E

2004 yılında bilimsel eğitimi uçuruma attıkları gibi binlerce yılın ana meleğimizin kepini de attılar, artık onu geri getirmek kaç yüz yıl alır bilmiyorum. Üzerindeki kırmızı hilali artık hiç göremiyoruz değil mi?

Hilal TÜRK demektir, daha bunu anlatamadan keplerimizle beraber Kızılay sembolümüz de tarihten silindi. Kızılay resmiyle bir kep bulurum diye umutla aramaya devam ediyorum. Bulduğum zaman onunla yeni bir resim şart olur. Bu programda taktığım kepi kendim kartondan yaptım.

İyi oldu bu kep, hafıza tazelemek için işe yarar.

Bu hafta, hastanelerden şehre enfeksiyon yayılmaması için bir şeyler yapacağım. Araştırma hastanesinin enfeksiyon bölümünde korona vakası dahil hepsi var ve sağlık personeli hastaneye dolmuşla gidip geliyor. Bendeki mikrop oraya, oradaki mikrop bana taşınıyor. Bu sorunu TV programında da dile getirdim.

Sağlık personeline servis tahsis edilmesi için girişimlerim olacak. Bu sırada başıma kep takacağım. İmza kampanyası da yapabilirim. Umarım buna gerek kalmadan sağlık personeline servis sağlanır.

Geçiyorum Afyon cephesine, Kocatepe’ye.

Eskişehir’den Kocatepe’ye bir gecede tren yolu döşeyen, bu hat sayesinde cephede yaralananları Eskişehir’e taşıyacak olan Sıhhiye Taburunu buna hazırlayan dedem Miralay Arif Beye getireceğim sözü. Gönüllü genç gelin kızlarla kurduğu ve eğittiği o savaş hemşirelerine bir saygı sunalım.

Dedem, savaşa hazırlanırlarken, Eskişehir Çifteler çayırının bataklığını kurutmuş, ahaliyi bataklığın sivrisineklerinden kurtarmıştı. Daha sonra burada Çifteler Köy Enstitüsü kurulacaktı. Tıpkı Atatürk Orman Çiftliği gibi, felsefe aynı, halkın toprağına el koymak yok, bataklığı kurutup halka hizmet etmek var. Keşke orada kurulan okulun adı Arif Bey Köy Enstitüsü olsaymış. Dedem, halk sağlığı için yaptığı iyilikler nedeniyle 1924’de Eskişehir Mebusu seçildi.

Büyük Taarruzda Mustafa Kemal’in Kurmay Heyetinde görev alan iki Rizeli kahramanı,  Miralay Mehmet Arif Bey ve Top.Yüzb.Süleyman Asaf Beyi şükranla anacağım. İkisi de İstiklal Harbi şehididir. Konumuz şifa üzerine olunca, belirtmek istiyorum, Süleyman Asaf Beyin dedeleri de Rize’de başşifacı Koratacı Galip Mercan ailesi olup Emirbeyoğlu Hamza Bey tarafından bu görevle Bağdat’tan getirilmiş otacı ailesidir.

Gündem malum İhanet Masası. Ve CHP’li belediyelere nasıl çöktükleri…

Dikkat! Diyarbakırlı her devrin adamı bir ihaleci var, büyük paralar kazanmış. Bu adam AKP’li CHP’li fark etmiyor, çokça belediyeyi bir hal eylemiş, ihaleleri almış, şimdi ona ihale verenler yanıyor. Görevli miydi diye düşünmeden edemiyor insan. Sistem kişi zengin etmeye kazan kaynatıyorsa böyle olur, onu da birileri kullanır. Peki, bu adam Apo’nun kuzeniymiş, bir de buradan bakmak gerekmez mi?

İstiklal Harbinin kazanımlarını Kürt ağalar yedi bitirdi. Toprak ağalığını tasfiye edemediğimiz için Cumhuriyetin kalelerini bir bir kaybettik. Bağımsızlığımız risk altındadır. Bence maskeli çeteler tarikatları ve Kürt aşiret ağalarını kullanmaya devam ediyor. Jandarma Menzil köyüne bağlanmış duyumları alıyoruz, neler oluyor?

Mecliste komisyon kuruyoruz aşiret ağalarıyla… Ağalar kendi topraklarını topraksız Kürt köylüsüne dağıtsın önce, sonra meclise gelsin. Bu sınıf acilen tasfiye edilmelidir. Yoksa o ağalar girmişler her partiye, ulus devleti tasfiye ediyorlar. Bakın, sadece bayramlar kaldı elimizde, onu da ders kitaplarında masala çevirdiler.

Mahiye Morgül

26 Ağustos 2025 / Rize