Categories: YAŞAM

Bir ay iskan,11 ay viran evler..

Abdullah Uzun

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı yaylaları gezen biri olarak gözlemlediğim önemli bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Adı ve sanıyla tanınmış pek çok yaylada, ilçe merkezlerinde dahi nadir rastlanan lüks evler ve villalar inşa ediliyor.

Dört mevsim bu yaylaları gezen biri olarak, büyük hayranlıkla baktığım bu yapıların çoğunun, yılda yalnızca bir veya en fazla iki ay kullanıldıktan sonra kaderine terk edildiğini görüyorum.

Geri kalan aylarda ise bu evler adeta viraneye dönüyor.

Gurbetten gelip burada çalışarak kazandıkları emeklerini, durumu yerinde olan kardeşlerimiz bu devasa masraflara harcıyor.

Ancak soruyorum, bu kadar büyük, gösterişli, doğayla uyumsuz yapılara gerçekten gerek var mı?

Daha küçük, doğayla bütünleşmiş, sade yapılar tercih edilse, hem doğaya zarar verilmez hem de milli servet israf edilmez.

Gezginlerin sıkça sorduğu sorular da buna işaret ediyor: “Bu konak kimin?” Cevap alındığında, genelde “Falanca yaptı” diye geçiştiriliyor

Gezginlerin sıkça sorduğu sorular da buna işaret ediyor: “Bu konak kimin?” Cevap alındığında, genelde “Falanca yaptı” diye geçiştiriliyor.

Ancak bu sorunun arkasında, bu yapılar için harcanan emeğin ve paranın sorgulanması var.

İnsan düşünmeden edemiyor; bu kadar masrafla yapılan evlere bir ay bile kalınmıyorsa, bu büyük yatırımlar gerçekten gerekli mi?

Buna dair bir anımı paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz Aralık ayında, bir metre karın altında Trovit Yaylası’na çıktık.

Hayranlıkla baktığımız bir konağın çatısı ve bacası uçmuştu.

Ev sahibiyle iletişime geçmek için Elevit’te yaşayan bir kişiden yardım istedik.

Telefonla ulaştığımız ev sahibi, “Haziran ayında ancak bir hafta gelebilirim. Bu yıl çok yoğunum” dedi.

Yani, bu lüks konaklar sadece “Falanca yaptı” denilsin diye büyük servetler harcanarak inşa ediliyor. Ama yılın çoğu zamanı kullanılmıyor ve adeta doğanın insafına bırakılıyor.

Bu durum, yaylalarda basit barakalarda konaklayan komşuların gözünden nasıl görünüyor, hiç düşündünüz mü?

Bir tarafta devasa ve lüks villalar, diğer tarafta basit, doğayla uyumlu, ihtiyaçlara cevap veren küçük yapılar…

Elbette herkes, kazandığı parayı nerede harcayacağına kendisi karar verir.

Ancak bu tür yatırımlarda yöre halkının hassasiyetlerinin, doğanın korunmasının ve yerel ihtiyaçların göz önünde bulundurulması gerekmez mi?

Yaylalardaki bu paralar, örneğin kullanılmayan yolların düzenlenmesine, yayla halkının ihtiyaç duyduğu su, tuvalet ve mescit gibi altyapı eksikliklerinin giderilmesine harcansa daha iyi olmaz mı?

Bunlar benim kişisel düşüncelerim. Ancak doğanın, yerel halkın ve milli servetin korunması

 

Kafkasya Haber

Share
Published by
Kafkasya Haber

Recent Posts

MEĞER BUNLAR DA FETÖ ŞİRKETLERİYMİŞ!

Haber/Makale:Adnan ONAY   Dev zincir şirketlere FETÖ operasyonu!   HAKMAR ve TATBAK'a kayyum atandı.  …

2 saat ago

SP lideri Arıkan:”Milli iradenin tam anlamıyla tesis edildiği bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız”

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan 15Temmuz Darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.…

3 saat ago

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİN ÜZERİNDEN 9 YIL GEÇTİ, FETÖ NE DURUMDA

Adnan ONAY FETÖ, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra Türkiye’de büyük ölçüde zayıflaştırılmış olsa da,…

3 saat ago

Halil Dervişoğlu Rizespor Kampında Parlıyor!

Çaykur Rizespor’un Galatasaray’dan kiralık olarak kadrosuna kattığı Halil Dervişoğlu, Erzurum kampında gösterdiği performansla teknik heyetin…

3 saat ago

DİSK Emekli-Sen’den Ankara’da Güçlü Buluşma: “Asgari Yaşama Mahkûm Olmuyor, Sendikalı Oluyoruz”

DİSK Emekli-Sen, Türkiye genelindeki bölge toplantılarının ardından 13 Temmuz 2025 Pazar günü Ankara’da geniş katılımlı…

3 saat ago

CUMHURİYETE KANAT GEREN BİR KARADENİZ AİLESİ

BABA OĞUL LAZİSTAN-RİZE MEBUSLARI İBRAHİM ŞEVKİ VE MAHMET ATIF TÜZÜN

3 saat ago