“Boş bir güvence hem Türkiye’yi zor durumda bırakır hem de Filistin davasını zayıflatır”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Hamas ile İsrail arasında sağlanan ateşkese ilişkin TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Rehine takasları ve sınırlı çekilmeler yönünde umut veren başlıklar var. Zira insan hayatını korumaya dönük her adım değerlidir. Ancak unutmamak gerekir ki, bugün atılan adım henüz kalıcı bir barış değil, yalnızca sınırlı bir ateşkestir. Erken sevinçlere kapılmak yerine ihtiyatlı olmak zorundayız. Boş bir güvence hem Türkiye’yi zor durumda bırakır hem de Filistin davasını zayıflatır.” dedi.

İnsanlık ortak yaşam sözleşmesi olan Medine Vesikası’nı yeniden hatırlamak zorundadır

DEVA Partili Hasan Karal, uluslararası sözleşmelerin onaylanmasına dair kanun teklifleri görüşülürken Yeni Yol Grubu adına söz aldı. Tarihten örnek vererek Hz. Muhammed’in Medine Vesikası’yla farklı inanç ve toplulukların can ve mal güvenliğini garanti altına aldığını hatırlatan Karal, “Bugün Gazze’de yaşanan zulüm, o vesikanın insana verdiği değerin ayaklar altına alınmasının en acı örneğidir. İnsanlık bu ortak yaşam sözleşmesini yeniden hatırlamak zorundadır.” ifadelerini kullandı.

“Milletvekillerimizin alıkonulma gerçeğinin yarattığı hukuksuzluk ve pervasızlık hafızalardan silinmeyecektir”

Özgürlük Filosu’nda milletvekilleri Sema Silkin Ün, Necmettin Çalışkan ve Mehmet Atmaca’nın yanı sıra hak savunucuları ile sivil toplum temsilcilerinin bulunmasının, meselenin siyaset üstü bir vicdan meselesi olduğunun göstergesi olduğunu vurgulayan Karal, “Ne yazık ki İsrail bu vicdan yolculuğuna dahi tahammül edememiştir. Üç milletvekilimizin hukuka aykırı biçimde alıkonulması, İsrail’in pervasızlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu sadece bireysel bir saldırı değil, TBMM’nin onuruna yapılmış bir hakarettir. Milletvekillerimizin ülkemize dönmüş olması sevindiricidir, ancak alıkonulma gerçeğinin yarattığı hukuksuzluk ve pervasızlık hafızalardan silinmeyecektir.” dedi.

*“Birkaç gün içinde İsrail tekrar Gazze’yi bombalasa, kim hesap sorabilecek?”*

Karal, ateşkes konusundaki gelişmeleri de değerlendirdi:

“Bu çabaların arkasında emeği geçen arabuluculara, sahadaki aktörlere ve insani yardım için gece gündüz çalışanlara teşekkür ediyoruz. Ancak bu adım, gerçek bir barış anlaşması değil, sadece sınırlı bir ateşkestir. Bunun kalıcı barışa dönüşmesi için önümüzde uzun ve zorlu bir süreç bulunmaktadır. Ne yazık ki, kimi aktörlerin önceliği barış değil, kişisel siyasi hesaplar olabiliyor. Gazze’de akan kanı durdurmaktan ziyade, Nobel Barış Ödülü beklentisiyle hareket edenler var. Oysa bizim meselemiz bellidir: Gazze’dir, Filistinli kardeşlerimizin onurudur, hayatıdır. Takvim şu ana kadar hızlı işlemiş olsa da, bundan sonrası aynı şekilde ilerlemeyecektir. Esir takasları ve tutuklu iadeleri tamamlandıktan sonra İsrail’in yeniden saldırıya yönelmesinin önünde hiçbir somut engel yoktur. Ortada bağlayıcı uluslararası güvence mekanizmaları bulunmamaktadır. Dolayısıyla birkaç gün içinde İsrail tekrar Gazze’yi bombalasa, kim hesap sorabilecektir?”

*“Boş bir güvence hem Türkiye’yi zor durumda bırakır hem de Filistin davasını zayıflatır”*

Sürecin en kritik boyutuna da değinen Karal, sürekli Katar, Mısır ve Türkiye’nin adının zikredildiğini, başlangıçta masada bulunan ABD’nin ise artık anılmadığını hatırlattı. Bu durumun ileride doğacak tüm sorumluluğun yalnızca üç ülkenin üzerine yıkılma ihtimalini artırdığını söyleyen Karal, “Eğer Gazze’de zulüm yeniden başlarsa, faturası haksız biçimde bu ülkelere çıkarılacaktır. Bu nedenle hükümetin her adımı dikkatle atması gerekir. Kimseye kefil olmadan, bağlayıcı güvenceler sağlanmadan ‘garanti bizde’ demek doğru değildir. Boş bir güvence hem Türkiye’yi zor durumda bırakır hem de Filistin davasını zayıflatır.” ifadelerini kullandı.