ADNAN ONAY
Çok akıllı sandığımız öyle kişiler var ki, yaptıkları hatalara vakıf olduğunuzda büyük bir şaşkınlık yaşarsınız.
İtiraf etmek gerekirse, birçoğumuzun sonrasında acılar çektiği böylesine hataları olmuştur.
İnsan, maalesef bazen severek içine düştüğü maceraların veya yanlış tercihlerin ağır bedelleriyle yüzleşir; bu kararlar, yıllar boyu süren bir esaret hissi yaratabilir.
Peki, insanoğlu neden sonunu düşünmeden, yalnızca anlık istemleriyle hareket eder?
Psikolojide bu davranış, çok katmanlı bir şekilde ele alınır. Sigmund Freud’un haz ilkesi, insanın temel motivasyonunun acıyı önlemek ve hazzı aramak olduğunu öne sürer. Bu ilkeye göre, anlık tatmin vadeden bir macera veya tercih, uzun vadeli sonuçlar göz ardı edilerek cazip hale gelir. Örneğin, bir kişi yoğun bir duygusal boşlukta, geçici bir heyecan arayışıyla riskli bir ilişkiye ya da maceraya atılabilir.
Çoğu zaman, anlık istemler hızlı düşünme sisteminin etkisiyle baskın çıkar ve birey, sonuçları tartmadan hareket eder. Ayrıca, ‘zaman indirgeme’ kavramı, insanların yakın vadeli ödülleri uzak vadeli sonuçlara tercih ettiğini gösterir. Bu eğilim, özellikle stres, yorgunluk veya duygusal yoğunluk gibi durumlarda artar.
Bazı psikologlara göre, Öz-düzenleme kapasitesi zayıfladığında, örneğin uzun bir iş gününden sonra veya duygusal bir kriz anında, birey anlık haz arayışına teslim olabilir. Bu, özellikle duygusal düzenleme becerileri zayıf olan kişilerde daha belirgindir. Nöropsikolojik açıdan bakıldığında, beynin ödül sistemi, dopaminle uyarılarak anlık tatmin arayışını körükler. Ergenler, gençler bu tip durumlara daha sık düşerler. Zira; beynin karar verme ve dürtü kontrolünden sorumlu bölgesinin gençlerde tam gelişmemiş olması, riskli ve dürtüsel davranışları artırmaktadır.
Yetişkinlerde ise bu durum, stres veya duygusal yük altında benzer şekilde ortaya çıkabilir. Psikodinamik yaklaşımlar, Carl Jung veya Erik Erikson gibi teorisyenlerin perspektifinden, bu tür davranışları bireyin kimlik arayışı, içsel çatışmaları veya bastırılmış arzularıyla ilişkilendirir. Örneğin, bir kişi kendini keşfetme çabasıyla, sonunu düşünmeden bir maceraya atılabilir. Varoluşsal psikolojide ise anlam arayışı kavramı devreye girer; birey, hayatındaki boşluğu doldurmak için anlık hazlara yönelebilir ya da ölüm veya benzer kaygılardan kaçmak için riskli kararlar alabilir.
Bilişsel önyargılar da bu süreçte rol oynar: Aşırı iyimserlik önyargısı, bireyin olumsuz sonuçları hafife almasına neden olur. “Bu bana zarar vermez” veya “Sonuçlar o kadar kötü olmaz” gibi düşünceler, riskli tercihleri körükler.
Özetle; insanın anlık istemlerle hareket etmesi, biyolojik (dopamin ve beyin yapısı), psikolojik (duygusal düzenleme ve bilişsel önyargılar) ve sosyal (stres veya çevresel faktörler) dinamiklerin bir kombinasyonudur.
Peki, Böylesi Sonuçlarla Karşılaşmamak İçin Ne Yapmalı?
Bence önemli kararlarda düşüncelerinden yararlanabileceğimiz, sözlerine güvenebileceğimiz kişilere danışmak en kestirme yol.
Kişinin ruhsal yönden kendini güçlendirecek destekler alması da son derece önemli..
Kesin olan bir şey var; Anlık hazların cazibesine kapılmadan, uzun vadeli sonuçları gözeten bir yaşam, hem içsel huzuru hem de sağlıklı ilişkileri güçlendirir.
“Çocuğum benden önce ölsün.” diyen bir annenin umutsuz duası ile, sadece bir saatlik banyoyu lüks…
Rize'de Sabri Gürses ve Hatice Gürses'in ilk çocukları olarak doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yıllarını…
Rize Adına Üzüldük: Rize’nin Sorunlarını Yüzüne Söyleyebilen Tek İsim Şaban Aziz Karamehmetoğlu Oldu
Rize Merkez Halatçılar Mahallesi’nin Duayen muhtarı Yunus Havuz’un eşi Mahiye Havuz, yaşamını yitirdi.
Rize Emniyet Müdürlüğü ekiplerince il genelinde yürütülen uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti operasyonlarında çok sayıda…