Haber:İlyas GÜR
Çaykur’un üretim çarklarını yıllardır mevsimlik işçilerin döndürdüğünü belirten Gülpolat, “Bu kardeşlerimizin her biri sendikamız Öz Gıda İş çatısı altında örgütlü, alın teriyle ekmeğini kazanan onurlu emekçilerdir. Ancak yıllardır süreli çalışmanın, güvencesizliğin ve kadro belirsizliğinin yükünü omuzlarında taşımaktadırlar. Bu mesele artık yalnızca bir kurum meselesi değil, bir adalet ve insaf meselesidir” dedi.
“Verilen sözlerin hayata geçmesini bekliyoruz”
Sorunun günübirlik değil, kararlılıkla takip edildiğini vurgulayan Gülpolat, HAK-İŞ Konfederasyonu ile birlikte yetki alındığı günden bu yana Çaykur’daki mevsimlik işçilerin sesini her platformda dile getirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bölge milletvekillerinin desteğiyle çalışma süresinin 120 günden 180 güne çıkarıldığını hatırlatan Gülpolat, bu kazanımın sendikal mücadelenin sonucu olduğunu belirtti.
Ancak bu düzenlemenin yeterli olmadığını ifade eden Gülpolat, “180 gün çalışıp 181’inci günde işsiz sayılan işçi, adaleti tam olarak yaşamıyor demektir. Emekçinin sigortası, geçimi ve emekliliği altı aylık takvime sığmaz. Bu tablo sosyal devlet anlayışıyla da bağdaşmaz” diye konuştu.
“Sorun belli, çözüm de belli”
Çaykur işçilerinin talebinin net olduğunu vurgulayan Gülpolat, insanca yaşamak ve çalışmak istediklerini belirterek çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
Yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin Geçici Madde 2’si uyarınca çalışma süresinin en az 11 ay 29 gün olarak uygulanması, boş norm kadroların ise mevzuata uygun şekilde geçici ve mevsimlik işçiler tarafından doldurulması
İşsizlik ödeneği ve sosyal haklardan eksiksiz yararlanmanın sağlanması
Sigorta prim günlerinin tamamlanarak emeklilik haklarının güvence altına alınması
Kamu kurumları arasındaki farklı uygulamalara son verilerek eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesi
“Bu insanların hayatı 6 aylık bordroya sığmaz”
Her yıl aynı belirsizliğin yaşandığını belirten Gülpolat, “Her yıl ‘seneye çözülecek’ denilmesini dinlemek emekçiyi yormuştur. Biz defalarca haykırdık: Bu insanların hayatı 6 aylık bir bordroya sığmaz” dedi.
Devlete saygılarının tam olduğunu ancak sessizliğe tahammüllerinin kalmadığını dile getiren Gülpolat, “Bu ülkenin çayını içen herkes, o çayı üreten işçinin alın terine borçludur. Verilen sözler kâğıtta değil, hayatın içinde karşılık bulmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Çaykur işçisi yalnız değildir”
Açıklamasının sonunda mücadelenin süreceğini vurgulayan Ramazan Gülpolat, “Bu mücadele ne dün başladı ne de bugün bitecek. Üyelerimizin hakkı teslim edilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Çaykur işçisi yalnız değildir. Çaykur işçisinin yanında örgütlü gücüyle Öz Gıda İş Sendikası vardır. Bizim kavgamız ekmek kavgasıdır, davamız emeğin davasıdır” dedi.
ADNAN ONAY Rize, coğrafi olarak dar alana sıkışmış, düz arazisi oldukça az küçük bir…
CHP Rize İlçe Başkanlığı adayı Ahmet Zehiroğlu, kentteki trafik sorununu toplumsal saygısızlık ve yönetimsel boşluk…
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, çay üreticisinin karşı karşıya olduğu…
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, ilçede sosyal dayanışmayı ve üretimi teşvik eden önemli merkezlerden…
Kaçkar Devlet Hastanesi’nde sağlık hizmetlerinde iletişimin önemine dikkat çekmek amacıyla “Etkili İletişim ve Beden Dili”…
Rize Müftü Yusuf Karali Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nde eğitimlerini tamamlayan aday din görevlileri için 3.…