Ali KALENDER
Hastane koridorlarında zaman farklı işler. Saatler ilerler, zaman akar gider ancak insanların içindeki korku ve endişe ayni yerde sayar durur. Kimileri için birkaç dakika sadece bir gecikme iken kimileri için bir son veya bir başlangıçtır.
Hastanelerimizle ilgili belli zamanlarda yazılar yazdım. Bazen hastanenin eksikliğini, bazen doktor eksikliğini, bazen hastaların sabırsızlığını vesaire dile getirmeye çalıştım. Toplumun tamamının ilgi alanına girdiği için olsa gerek bu yazılarım en çok okunanlar arasında ön sıralarda.
Şimdi sizlerle yine bir hastane maceramı Rize Devlet Hastanesi beyin ve sinir hastalıkları servisinde yaşadığım duygu dolu bir hadiseyi paylaşacağım. Tamamen isim vererek açık ifadelerle yazmak istiyorum. Doktorumuzun ismini de affına sığınarak burada zikredeceğim.
Bahsi geçen doktorun ismini bir hafta önce Annemden duydum. Devlet hastanesinde Gökhan GÜNAYDIN diye bir doktor var çocuğu ona getir dedi. Bu doktoru tavsiye etme sebebi de aslında bir makalelik konu ancak ona şuan girmek istemiyorum konu farklı boyutlara gider. Birkaç kez sabahları hastaneye gittim ama sıra alamadım. Randevulu hastalarının haricinde kırkıncı sırada olduğumdan bu gün bize sıra gelmez düşüncesi ile sıradan ayrıldım. Nihayet sabah 5.00’de hastanenin kapısında yine bu doktora sıra alabilmek için kuyruğa girdim. Çünkü randevu alamıyoruz.
Velhasıl ikinci hasta olarak sıramızı aldık. Sırada beklerken aynı zamanda insanların konuşmalarına kulak misafiri oluyorum. Benim gibi ilk kez bu doktorla tanışacak olanlar 9.00’a kadar bekleyeceklerini muayenenin bu saatte başlayacağını mırıldanırken hastalardan birisi doktor Sabah namazını kılar gelir en geç 7.30’da muayeneye başlar der. İnsanlar hadi sende canım dercesine birbirine bakarlar. Bende öyle tabi ki.
7.00’de sıramızı alıp polikliniğe çıktık. Kalabalık arasında aynı konuşmalar cereyan ediyor hatta öğlen arası sadece Namaz için ayrılıp ara vermeden muayeneye devam ettiğini söylüyorlar. İnsanlar bunları konuşurken mutluklarını adeta gözlerinden okuyor, duygulanmıyorum desem yalan söylemiş olurum.
Saat tam 7.22’de koridordan birisi gözüktü. Tanıyanlar aha doktor geldi dediler. İnanın o an yaşadığım duyguları tarif etmem imkansız. 7.30 gibi ilk hastasını peşinden 65 yaş üstü bir hasta ve ardından bizi çağırdı. İçeri girdiğimizdeki ilgi ve alakası bizi karşılaması zirve yapan duygularımı patlama noktasına getirdi. Doktorun tutumu her şeyden evvel sabahın o saatinde hasta kabulüne başlaması, insanların mutluğu beni gerçekten farklı mecralara taşıdı.
O anda bu hadiseyi doktor beyden müsaade alarak yazmam gerektiğini düşündüm ama kelimeler boğazımda düğümlendiğinden sadece teşekkür ederek yanından ayrıldık. Müsaade alamadım ancak bir hakkın teslim edilmesi için bunları yazmam gerekiyordu. Çok şeyler yazmak istiyorum ama biliyorum ki bu hadise karşısında sizin de çok söyleyecekleriniz var.
Vicdan sorumluluğunu beyaz önlüğünün önüne geçirip lekesiz önlükleri ile görev yapan başta Dr. Gökhan GÜNAYDIN olmak üzere tüm doktorlarımıza şükranlarımızı bildiriyor hepinizi Allah’a emanet ediyorum.
SELAM VE DUA ile
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından Türkiye genelinde 81 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen program kapsamında,…
Yıllardır Rize’de kronik bir sorun hâline gelen il merkezi trafik yoğunluğuna ilişkin Saadet Partisi Rize…
Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin Rize merkezdeki 28 taksi durağına yeni yıl hediyesi olarak elektrikli…
Rize İl Genel Meclisi Eski Başkanı İbrahim Türüt, baba acısıyla sarsıldı. Türüt’ün babası Süleyman Türüt,…
ADNAN ONAY Rize-Artvin Havalimanı uçuşlarının ele alındığı Rize’deki toplantıdan çıkan sonuca bakılırsa mevcut durumda…