Çok değil bundan 45 yıl önce ben öğrenciydim. Heyecanla başladığım okuluma korkudan gidemiyordum.
İki yıl üst üste kalınca hoop diye okuldan atılmam gündeme geldi.
Ne yalan söyleyeyim; SEVİNDİM!
Çıkışımı almaya gittiğimde öğrenci işlerindekiler af çıktığını ve devam edeceğimi söylediler.
Oysa ben kararımı çoktan vermiştim, pılımı pırtımı toplayıp ailemin yanına gitmeyi düşünüyordum.
İstanbul dipsiz kuyu gibiydi ve hergün bir çok insan öldürülüyordu.
Bir defasında Kapalı Çarşı’da bir polis bana “Kendine dikkat et! Şu meşhur anarşiste çok benziyorsun, indirirler seni! Beyazıt Meydanında fazla dolaşma!” dedi. O olaydan sonra bırakın okula gitmeyi, sokağa bile çıkamadım.
Her gün bir önceki günden daha çok karışıyordu ortalık; yürüyüşler, mitingler, çatışmalar…
Gerçekten canımızdan bezmiştik.
Çok geçmedi 12 Eylül 1980 günü gür bir sesle Kenan Evren HIZIR(!!!) gibi radyo ve televizyonlardan seslendi bizlere
“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ YÖNETİME EL KOYDU!”
İşte o gün hepimiz Bayram yaptık adeta.
Sokağımızda nöbet tutan askerlere sevgi gösterisinde bulunuyor, her fırsatta minnettarlığımızı dile getiriyorduk.
Her şeyin oyun olduğunu, bir takım çevrelerin bilerek ortamı gerdiğini, kardeşi kardeşe kırdırdığını ve de olayların çığırından çıkmasının şartların olgulaşması için gerekli olduğunu sonradan kendileri dile getirdiler.
Hainler!
Henüz reşit olmayan çocukların yaşlarını büyüterek dar ağacına yolladılar.
O kadar çok öldük ki sağ kalabilenlerin çoğu aynı koğuşlarda çürüdüler ve ancak konuşabildiler birbirleriyle.
Orada dost oldular ama kaybettiklerimiz asla geri gelmedi!
Her defasında şer odakları utanmadan, sıkılmadan kadeh kaldırıp
“BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARDI!” diyorlardı.
Sonrasında da bir çok kez denediler bu oyunu ama halk ölümü bile göze alarak buna izin vermedi.
Biraz daha gerilere gidersek 1960 yılında Başbakan ve iki bakanla birlikte yine birçok insanımızı astılar.
O zaman da şartlar yine aynı yöntemlerle olgunlaştırıldı!
Sokaklar karıştı, yalan yanlış haberlerle insanlar korkutuldu, sindirildi!
Tarihte de Türkler ve Türk Devletleri üzerinde böyle oyunlar oynanmış ama ne hikmetse asla ders alınmamış!
Bunları gençlerimiz yaşamadığı için bilmiyor!
Biz yaşayarak öğrendik, onlara Allah böyle şeyleri yaşatmasın.
Bu olayları çocuklarımıza mutlaka anlatmalıyız!
Demem o ki bugün de buna benzer senaryolar yazılmakta!
Sanki ŞARTLAR OLGUNLAŞTIRILMAYA çalışılıyor.
Bir daha böyle birşey olursa TÜRKİYE diye bir devlet kalmaz ortada.
Bizler ya savaşarak yok oluruz ya da onların eline düşeriz onlar bizi yok eder.
LÜTFEN!
ÖZÜMÜZE DÖNELİM!
DÜŞÜNELİM!
NEREYE GİDİYORUZ?
KİMLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYORUZ?
İPİ KENDİ ELLERİMİZLE CELLADIMIZA VERDİĞİMİZİN FARKINDA MIYIZ?
SAĞDUYU AKIL VE CESARETLE BİR AN ÖNCE TOPARLANMAMIZ LAZIM!
ZİRA
OTOBANA GİRERSEK ORADA MANEVRA YAPAMAYIZ GERİ DÖNEMEYİZ!
Saygılarımla
Sebahat Karagöz
“Çocuğum benden önce ölsün.” diyen bir annenin umutsuz duası ile, sadece bir saatlik banyoyu lüks…
Rize'de Sabri Gürses ve Hatice Gürses'in ilk çocukları olarak doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yıllarını…
Rize Adına Üzüldük: Rize’nin Sorunlarını Yüzüne Söyleyebilen Tek İsim Şaban Aziz Karamehmetoğlu Oldu
Rize Merkez Halatçılar Mahallesi’nin Duayen muhtarı Yunus Havuz’un eşi Mahiye Havuz, yaşamını yitirdi.
Rize Emniyet Müdürlüğü ekiplerince il genelinde yürütülen uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti operasyonlarında çok sayıda…