Categories: SAĞLIK

KOLESTEROL KONUSU

Sağlık Makale:Dr.Ozan Ünlü

 

Kalp Hastalığı riskini belirleyen en önemli faktörlerden biri de kolesterol. Ne yazık ki sürekli bahsedilen bu önemli risk faktörünü birçok hekim dahi çok iyi bilmiyor. Bu yüzden hem hastalara hem de hekim arkadaşlarıma yardımcı olabilecek bir temel kolesterol yazısı yazdım. Gelin, hep beraber öğrenelim!

Not: Uzun uzun okumak istemezseniz sonda bir özet var.

 

Kolesterol Nedir?

Kolesterolü vücudumuzun yapı taşlarından biri gibi düşünebiliriz; hücre duvarlarımızı sağlamlaştıran, D vitamini ve bazı hormonların (örneğin stres ve cinsiyet hormonları) üretiminde rol alan, hatta sindirime yardımcı safra asitlerinin yapımında kullanılan, yağ benzeri, mumsu bir madde. Vücudumuzdaki her hücrenin sağlıklı çalışması için ona ihtiyacı var.

İlginç bir bilgi: Vücudumuzdaki kolesterolün büyük bir kısmı yediğimiz yiyeceklerden gelmez. Hücrelerimizin çoğu, özellikle de karaciğerimiz, kendi küçük fabrikasında ihtiyaç duyduğu kolesterolü üretebilir [1, 2]. Yani kanımızdaki kolesterolün çoğu aslında “yerli üretim”.

 

Kanda Nasıl Geziyor Bu Kolesterol?

Kolesterol yağ yapısında olduğu için, kanımızın sulu ortamında tek başına özgürce dolaşamaz. Tıpkı suyla zeytin yağının karışmaması gibi. Bu yüzden vücudumuz zekice bir çözüm bulmuş: Kolesterolü ve diğer yağları (trigliserid gibi) özel taşıyıcı paketlere yüklüyor. Bu paketlere lipoprotein diyoruz. Bunları kolesterol taşıyan kamyonlar gibi düşünebiliriz:

LDL Kamyonları (Low-Density Lipoprotein): Bu kamyonlar kolesterolü karaciğerden vücudun diğer dokularına taşır. Hücrelerin kolesterole ihtiyacı vardır ama bu kamyonlardan çok fazla olması sorun yaratabilir. Bu yüzden halk arasında “kötü kolesterol” olarak bilinir.

HDL Kamyonları (High-Density Lipoprotein): Bu kamyonlar ise tam tersini yapar; dokulardaki fazla kolesterolü toplayıp tekrar karaciğere, yani geri dönüşüm merkezine taşır. Bu temizlik görevi nedeniyle de “iyi kolesterol” olarak adlandırılır. Aslında hem LDL hem de HDL’nin içindeki kolesterol birebir aynıdır. İyi ve kötü olan içinde taşındığı paketler olan lipoproteinlerdir.

VLDL Kamyonları (Very Low-Density Lipoprotein): Bunlar da karaciğerde üretilir ve daha çok trigliserid (başka bir tür kan yağı) taşırlar, ancak dolaşımda zamanla LDL’ye dönüşebilirler.

 

Madem Kolesterol Bu Kadar Önemli, Neden Düşürmeye Çalışıyoruz?

İşte burada kafa karışıklığı başlıyor: “Eğer kolesterol hücrelerimiz için bu kadar hayatiyse, neden biz hekimler ‘kolesterolünüzü düşürün’ diyoruz?”

Çok haklı bir soru. Bunu anlamak için şunu netleştirmemiz lazım: Amacımız vücudumuzdaki tüm kolesterolü yok etmek değil, bunu yapmak zaten imkansız ve yapabilsek inanılmaz zararlı olurdu. Bizim asıl hedefimiz, kan dolaşımında, özellikle “kötü” kamyonları (LDL gibi) azaltmak. Onları azaltmak için de özellikle karaciğerde yapılan kolesterolü azaltmamız gerekiyor. En azından en önemli yöntemlerden biri bu. Çünkü sorun yaratan, hücrelerin içindeki değil, kanda birikip damar duvarına yapışan kolesterol paketleri.

Düşünün ki şehrin içinde birçok eşya taşıyan kamyon var. Evlerin içinde de eşyalar var ve bu eşyalar insanların yaşaması için çok gerekli. Bizim amacımız bu eşyaları tamamen yok etmek değil, trafikteki kamyonları azaltmak. Çünkü trafikte çok fazla kamyon olursa, özellikle de tehlikeli yük taşıyanlar, kaza ve sıkışıklık riski artar. İşte bizim yaptığımız da bu: Damarlarda “trafik sıkışıklığına” ve “kazalara” (yani plak oluşumuna) neden olan fazla LDL kamyonlarını ve taşıdıkları yükü azaltmaya çalışmak. Yani aslında düşürmeye çalıştığımız şey, doğrudan vücuttaki toplam kolesterol miktarından ziyade, kanda dolaşan ve damar duvarına sızma potansiyeli olan lipoprotein parçacıklarının (özellikle ApoB içerenlerin) sayısı ve yoğunluğu.

 

Trafik Sıkışıklığı ve Plaklar

Eğer kanda çok fazla LDL kamyonu dolaşırsa, bunlar zamanla damarlarımızın iç duvarlarına “çarpıp” yapışmaya başlar. Vücudumuz bu durumu onarmaya çalışırken işler daha da karışabilir ve burada “plak” dediğimiz yapılar oluşur. Bu plaklar zamanla büyüyüp sertleşerek damarları daraltır ve kan akışını engeller. İşte bu duruma ateroskleroz (damar sertliği) diyoruz ve bu, kalp krizi ve inme gibi ciddi sorunların ana nedeni.

 

Asıl Mesele Yük mü, Kamyon Sayısı mı? ApoB Neden Önemli?

Yıllarca kolesterol konuşulurken hep LDL’nin taşıdığı kolesterol miktarına (LDL-C) odaklandık. Ancak son yıllarda bilimsel çalışmalar bize başka bir önemli noktayı gösterdi: Belki de asıl önemli olan, kamyonların içindeki yükten ziyade, yoldaki kamyon sayısı ve bunların büyüklüğü [3, 4].

 

Her bir “kötü” veya potansiyel olarak “kötü” kamyon (LDL, VLDL, IDL gibi) sadece bir tane Apolipoprotein B (ApoB) adlı bir protein molekülü taşır. Yani kanınızdaki ApoB seviyesini ölçmek, aslında damarlarınızda dolaşan ve plak oluşturma potansiyeli olan toplam kamyon sayısını doğrudan saymak gibidir [3, 5].

 

Yapılan araştırmalar, özellikle bazı durumlarda (örneğin trigliserid yüksekliği, metabolik sendrom veya çok düşük LDL seviyelerinde) kalp hastalığı riskini tahmin etmede ApoB’nin, standart LDL-C ölçümünden daha hassas olabileceğini gösterdi. Hatta bazen LDL-C normal görünse bile, ApoB yüksek olabilir (yani kamyonlar küçük ama sayıca çok fazla olabilir – “küçük yoğun LDL” durumu) ve bu da gizli bir risk anlamına gelebilir[4, 6].

 

Kolesterol İlaçları ve Beyin: Endişelenmeli miyiz?

Şimdi bütün bunları öğrendiğimize göre, ‘’kolesterol bu kadar önemliyse’’ diye başlayan bir diğer sık sorulan soruyu cevaplayalım: Kolesterol düşürücü ilaçlar (özellikle statinlerin) beyne zarar verir mi? Bu konuyu anlamak için önce beyindeki kolesterol yapımını anlamamız gerekiyor:

 

Beynimiz, vücudumuzun geri kalanından büyük ölçüde bağımsız çalışan, kendi kendine yeten bir kolesterol sistemine sahiptir. Beyin hücreleri ihtiyaç duydukları kolesterolün neredeyse tamamını kendileri üretir ve bu kolesterolü kan dolaşımına pek karıştırmazlar [7, 8]. Kan ile beyin arasında “kan-beyin bariyeri” adında çok sıkı bir güvenlik duvarı vardır. Bu duvar, kandaki lipoproteinlerin (LDL gibi) beyne geçişini engeller [8, 9]. Beyin, kolesterol taşımacılığı için kendine özgü ApoE gibi proteinleri ve özel taşıma sistemlerini kullanır [10, 11].

Peki statinler bu durumu nasıl etkiler? Çoğu statin (suda çözünenler) kan-beyin bariyerini çok az geçer veya hiç geçemez. Yağda çözünen bazı statinler bir miktar geçebilse bile, beyindeki kolesterol üretimi veya seviyeleri üzerinde anlamlı bir azaltıcı etki yaratmazlar [12]. Yapılan çalışmalar, kan kolesterolünü düşürmenin beyin fonksiyonları için gerekli olan kolesterolü “aç bırakmadığını” göstermektedir [8]. Kısacası, doktorunuzun önerdiği kolesterol tedavisinin beyninize zarar vereceği yönündeki endişeler yersizdir. Eğer yine de bir miktar geçebilen statinlerle ilgili çok endişeliyseniz, geçmeyenlerden birini (suda çözünen – hidrofilik) kullanabilirsiniz.

 

Peki Ya Yediklerimiz Kamyon Trafiğini Nasıl Etkiler?

Beslenme tarzımız kolesterol seviyelerimizi etkileyebilir, ancak etkisi kişiden kişiye değişir.

Doymuş Yağlar: Tereyağı, yağlı kırmızı et, işlenmiş et ürünleri gibi doymuş yağlardan zengin beslenme, LDL kamyonlarının sayısını artırabilir[13].Bu artış aşırıya kaçılmadığı sürece kısıtlıdır (%20’ye kadar).

Doymamış Yağlar ve Lif: Zeytinyağı, avokado, ceviz, badem gibi sağlıklı yağlar; yulaf, baklagiller, sebze ve meyveler gibi lifli gıdalar ise LDL’yi düşürmeye yardımcı olabilir. Akdeniz diyeti gibi beslenme modellerinin kalp sağlığına faydalı olduğu birok çalışma tarafından gösterildi[14].

Özel Diyetler: “Portfolio diyeti” gibi (bol lif, bitkisel protein, kuruyemiş ve bitkisel sterol içeren) gibi özel diyetlerin LDL’yi %17 civarında düşürebildiği gösterildi.

Besinlerdeki Kolesterol: Yumurta gibi kolesterol içeren yiyeceklerin kan kolesterolüne etkisi çoğu insanda sanıldığı kadar büyük değildir, çünkü vücut dışarıdan alım artınca kendi üretimini kısabilir. Ancak bazı insanlar “hiper-yanıtlı” olabilir ve daha fazla etkilenebilir. Bu yüzden abartmadığınız sürece normal denebilecek bir sayıda yumurta yiyerek kolesterol seviyelerinizi çok artırmazsınız.

 

Kolesterol Yönetimi: Trafiği Nasıl Rahatlatırız?

Eğer kolesterol seviyeleriniz yüksekse veya kalp hastalığı riskiniz fazlaysa, doktorunuz çeşitli tedavi yöntemleri önerebilir:

Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Bu her zaman ilk adımdır! Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, sigarayı bırakma vb.

İlaçlar:

Statinler: En yaygın kullanılan ilaçlardır. Karaciğerin kolesterol üretimini azaltır ve kandaki LDL kamyonlarının temizlenmesini hızlandırırlar.

Ezetimib: Bağırsaklardan kolesterol emilimini azaltır.

PCSK9 İnhibitörleri: Daha yeni, güçlü ilaçlardır ve iğne şeklinde uygulanırlar. LDL kamyonlarının kandan temizlenmesini sağlayan reseptörlerin ömrünü uzatırlar.

Bempedoik Asit: Özellikle statin kullanamayan kişiler için bir seçenektir, karaciğerde kolesterol üretimini farklı bir yoldan engeller [15].

Bu ilaçların hepsi temelde kandaki ApoB içeren (yani potansiyel olarak zararlı) lipoprotein partiküllerinin sayısını azaltmayı hedefler.

 

Türkiye’de Durum Ne?

Maalesef ülkemizde kalp ve damar hastalıkları hala en önde gelen ölüm nedeni[16]. Araştırmalar, Türkiye’deki yetişkinlerde ortalama LDL kolesterol seviyelerinin hedeflenenin üzerinde olduğunu ve kolesterol dengesizliğinin (dislipidemi) çok sık görüldüğünü gösteriyor. Bu durum sağlık sistemimize de büyük bir yük getiriyor [17].

 

Özetle:

– Kolesterol vücudumuz için gereklidir ama fazlası damarlarımızda plak birikimine yol açar.

– Kolesterol kanda lipoprotein denilen paketlerle (kamyonlarla) taşınır; LDL “kötü”, HDL “iyi” olarak bilinir.

– Damar sertliği riskini belirlemede, sadece LDL’nin taşıdığı kolesterol miktarı (LDL-C) değil, aynı zamanda “kötü” kamyonların toplam sayısı (ApoB) da çok önemlidir.

– Beyin kendi kolesterolünü kendi üretir ve kan kolesterolünü düşüren ilaçlar genellikle beyin sağlığını olumsuz etkilemez.

– Sağlıklı yaşam tarzı (beslenme, egzersiz, sigarasız yaşam) kolesterol yönetiminin temelidir, gerektiğinde ilaçlar hayat kurtarıcıdır.

 

Ne Yapmalı?

Eğer kalp hastalığı açısından risk faktörleriniz varsa (ailede erken yaşta kalp hastalığı öyküsü, diyabet, yüksek tansiyon, sigara kullanımı, obezite gibi), kolesterol durumunuzu öğrenmek için doktorunuza danışın. Doktorunuz sadece standart kolesterol ölçümlerini değil, belki de riskinizi daha iyi anlamak için ApoB gibi daha detaylı testleri de değerlendirmenizi önerebilir. Bundan sonra daha önceden de yazdığım gibi bir risk değerlendirmesi yapılıp gerekirse daha ileri testler bile istenebilir.

 

Unutmayın, sağlık kararları kişiye özeldir. İnternetten veya eş dost tavsiyesiyle değil, mutlaka hekiminizle konuşarak, size en uygun yol haritasını belirleyin. Bilinçsizce yapılan “check-up” testleri veya yanlış yorumlamalar, faydadan çok kafa karışıklığına ve gereksiz endişeye yol açabilir!

 

 

Kafkasya Haber

Recent Posts

IŞİD/DEAŞ’la en sert mücadeleyi yapan bölge ülkesi Türkiye ‘dir

ADNAN ONAY Geçmişte FETÖ, Türkiye’nin IŞİD’e göz yumduğu, silah gönderdiği gibi iftiralar üzerinden hem Kürtleri…

5 saat ago

Vali Baydaş: Uyuşturucuyla Mücadelede Rehavete Yer Yok, Hedefimiz Sıfır

Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, basın toplantısında uyuşturucu ile mücadelede toplumun ortak sorumluluğuna vurgu yaptı.…

5 saat ago

Rize’nin Genç Karatecileri Giresun’da Zirveye Çıktı

Türkiye Karate Federasyonu, 27-28 Aralık'ta Giresun'da düzenlenen 2. Etap Yıldızlar Premier Lig müsabakalarında Rize karate…

5 saat ago

Karadeniz’in Nefis Sırrı: Laz Böreği Tarifi ile Damaklarda Eşsiz Bir Tat Bırakın!

Rize mutfağının en özgün lezzetlerinden biri olan Laz Böreği, çıtır çıtır tereyağlı yufkaların arasına gizlenmiş…

5 saat ago

Engelli Bireylerin Sorunları İçin Bölge İstişare Toplantısı Erzurum’da Gerçekleşti

TBMM Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, Erzurum'da bölge illerinin katılımıyla istişare toplantısı düzenledi. Vali Çiftçi,…

5 saat ago

Koruma altındaki çocuklar sahne aldı, ‘Sahnede Parlayan Küçük Yıldızlar’ projesi büyük beğeni topladı

Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Devlet Tiyatroları'nın iş birliğiyle gerçekleştirilen "Sahnede Parlayan Küçük Yıldızlar" projesinde,…

5 saat ago