Categories: KÜLTÜR-SANAT

MÜZİĞE GEL, ŞİİR DİNLE, KİTAP VERELİM

Makale:Adnan ONAY

 

Her gün birileri herhangi bir konuda kitap yazıyor. Akla, hayale gelmeyecek konulara kadar uzanan bu kitapların bazıları okunmak için değil de adeta “benim de kitabım var” diyebilmek için yazılıyor. Hele şiir kitabı diye basılanlara bakınca bunların insanları şiirden uzaklaştırmak için yazıldığını bile düşünebiliyorsunuz.

 

Bazen, arkadaşlarım “neden kitap yazmıyorsun” diye takılırlar. Sanırım onlar da bunca kitap arasında benim neden bir kitabımın olmadığına şaşıyorlar. Bu tür sözlerin canımı sıktığı anlarda, “istesem farklı, farklı konularda her ay bir kitap yazarım” gibi iddialı sözler söylemek geliyor içimden. Kendimden bu derece emin oluşum piyasalarda kitap adına dolaşan birçok şeyin yavanlığıyla ilgili. İnternet çağı bilgiyi o derece çoğaltıp, yatmış ki, dünyanın bir ucundaki herhangi birinin yazdıklarına ulaşabiliyor, farklı kültürlerden kolajlar üreterek bunları kendinize mal edebiliyor, başkasının üretiminden kendinize özgün bir makale, bir kitap yaratabiliyorsunuz. Hele şu hergün daha da gelişen yapay zekadan yararlanarak yapamayacağınız bir şey yok.

 

Geldiğimiz noktada iddia edilebilir ki yazmak, okumaktan daha kolay. O nedenle kitaplar meyve, sebze pazarlarına kadar düşmüş durumda. Bir heves uğruna yazılmış kitaplar pazarlarda kağıttan ucuza satılsa da yüzlerine bakan yok!

 

Bu durum kitlelerin kitaplara ilgisini azaltan bir durum ve haliyle kitap satışlarını da fazlasıyla etkiliyor. Okunması gereken nice kitap raflarda alıcısını bekliyor. Bundan en çok da gerçekten okunabilecek, okunması gereken şeyler yazan genç, yeni yazarlar etkileniyor. Zaten kitap dünyasını esir alan kartellerden kurtulamayan bu yeni, iyi yazarların kitaplarının da pazarlara düşmesine yol açıyor.

 

Çıkan yeni kitapların satışını kolaylaştıran imza günleri de artık işe yaramıyor. Bunca kitaba atılan bunca imza, imzalı kitapların hatırasını da anlamsızlaştırıyor. İmzalar da kitap satışlarında beklenen artışı, ilgiyi sağlamaya yetmiyor.

O nedenle; artık imza günleri içkili, müzikli, yemekli organizasyonlarla yapılıyor. Tıpkı “bir alana, bir bedava” kampanyaları türünden tanıtımlarla düzenlenen imza günlerinde satılan kitaplar da evlerin bir köşesinde okunmadan unutulup gidiyor.

 

Toplumu okuma ihtiyacına iten bir iklim geliştirilemediği sürece mevcut tablonun iyileşmesi oldukça zor.

 

Eğitimcilerin dahi kitaplardan, araştırmalardan uzak durduğu bir toplumsal yapıda işe nereden başlamalı sorusuna cevap verebilmek de hiç kolay değil..

Kafkasya Haber

Recent Posts

Bir Annenin Duası, Bir Saatlik Nefesi

“Çocuğum benden önce ölsün.” diyen bir annenin umutsuz duası ile, sadece bir saatlik banyoyu lüks…

9 saat ago

CUMHURBAŞKANININ GELİŞİ

İSMET KÖSOĞLU/Gazeteci Gözü İle

16 saat ago

FİKRET GÜRSES’İ UNUTMAK OLMAZ

Rize'de Sabri Gürses ve Hatice Gürses'in ilk çocukları olarak doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yıllarını…

16 saat ago

Gelecek Parti Rize İl Başkanı M.Engin Korkmaz:Rize Adına Üzüldük”

Rize Adına Üzüldük: Rize’nin Sorunlarını Yüzüne Söyleyebilen Tek İsim Şaban Aziz Karamehmetoğlu Oldu

16 saat ago

Halatçılar Mahallesi Muhtarı Yunus Havuz’ un Eşi Mahiye Havuz Hayatını Kaybetti

Rize Merkez Halatçılar Mahallesi’nin Duayen muhtarı Yunus Havuz’un eşi Mahiye Havuz, yaşamını yitirdi.

16 saat ago

Rize’de Uyuşturucu Operasyonu: 5 Kişi Tutuklandı

Rize Emniyet Müdürlüğü ekiplerince il genelinde yürütülen uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti operasyonlarında çok sayıda…

16 saat ago