Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Saadet Partisi’nin Çiftçi Kongresi Sonuç Bildirgesi açıklandı

Saadet Partisi’nin 81 ilden

Saadet Partisi’nin 81 ilden çiftçilerin katıldığı Çiftçi Kongresi’nin sonuç bildirgesini kamuoyuyla paylaştı. Bildirgede 13 maddelik öneriler yer aldı.

 

Saadet Partisi, Esnaf Kongresi’nin ardından üreticinin ve tarım sektörünün problemlerini dile getirmek için geçtiğimiz gün düzenlediği Çiftçi Kongresi’nin sonuç bildirgesini kamuoyuyla paylaştı. Bildirgede 13 maddelik öneriye yer verildi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun da katıldığı kongreye 81 ilden çiftçiler katıldı. “Geçim İttifakı” kapsamında gerçekleştirilen çevrimiçi kongrede çiftçiler,  yaşadıkları sorunları aktardı.

TARIM MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR

‘Çiftçi Kongresi Sonuç Bildirgesi’nde, “Tarım bir ülkenin can damarıdır, milli güvenlik meselesidir. Koronavirüs salgını sürecinde bir ülkenin tarımsal üretimi ile kendi kendisine yetebilmesinin ne kadar önem arz ettiği bir kere daha açıkça görülmüştür. Tarımsal faaliyetlerde ortaya çıkacak aksamaların virüs salgınından çok daha önemli, derin, kalıcı yaralara neden olabileceği ise aşikârdır.” denildi.

‘İKTİDAR, ÇİFTÇİMİZİN DERDİNE DERMAN OLMAMIŞTIR’

Çiftçinin korunmasının sosyal devlet anlayışının temel görevleri arasında olduğuna vurgu yapılan bildirgesinde, “Salgın öncesinde başlayan ve salgınla daha da derinleşen ekonomik krizde tarım sektöründeki bu köprü sarsılmış ve çatlaklar oluşmuştur. Doğrudan ve atıl işsizliğin %30’lara dayandığı, fiyatlar genel düzeyinde %20’lik artışların gözlendiği, yoksulluğun tırmandığı ve belirsizliğin arttığı günümüzde 1 milyon 803 bin çiftçimiz tarafından ülkemizin gıda temininin karşılandığı unutulmamalıdır. Uygulanan yanlış tarım politikalarının ve kuraklık gibi mevsimsel faktörlerin etkisiyle zor günler geçiren çiftçimiz, yüzünü devlete çevirmiş fakat ne yazık ki iktidar çiftçimizin derdine derman olacak bir desteği bu süreç içerisinde de sağlayamamıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

ÇİFTÇİ KONGRESİ SONRASI ÖNERİLER

Çiftçi Kongresi sonrasında hazırlanan önerilerde şunlara yer verildi:

(TARIM ve HAYVANCILIK “STRATEJİK SEKTÖR” İLAN EDİLMELİDİR)

– Tarım ve hayvancılık stratejik bir sektör olarak ilan edilerek tarımsal girdilerde uygulanan vergi ve faizler kademeli olarak kaldırılmalı, çiftçilerimiz krediye mahkum edilmemelidir. Mevcut borçları için faiz tamamen sıfırlanarak borcun büyüklüğüne göre 3 ile 5 yıl aralığında taksitlendirilmelidir.

-Gübre, tohum, elektrik ve su faturası gibi tüm girdilerde çiftçiye destek olunmalı, zamanında ve uygun fiyatlar ile tedarik edilmelidir. Aşırı fiyat artışının önüne geçilmeli, ürün girdi paritesi kurularak  çiftçi geliri garanti altına alınmalıdır. Her şartta gübre, ilaç, yem, motorin tedarikçisi ve üreticisi kazanç sağlarken tüm risk çiftçiye kalmaktadır.

-Tarımda ithalat değil, üretim esas alınmalıdır. Doğru desteklemeler ile gerçek üreticilerin desteklenmesi sağlanmalıdır.  Mevcut destekleme modeli üretimi ve üreticiyi desteklemekten çok uzaktır.

-Kuraklık, dolu, sel gibi doğal afetlerde üretici yalnız bırakılmamalı, Tarsim Sigortası teşvik edilmeli, küçük üreticiler için poliçe bedeli hazineden karşılanmalıdır.

-Ziraat Bankası, isminin hakkını vermeli ve çiftçimize gerçek manada ve yeterli miktarda destek olmalıdır. Kullandırılan kredilerin amacına matuf olması gerekmektedir. Tarımsal kredilerin tarım dışında kullanımının önüne geçilmeli, gerçek üretici desteklenmelidir.

(HAYVANCILIK DESTEĞİ VERİLMELİDİR)

-Küçük aile işletmelerinin korunması oldukça önem arz etmektedir. Tecrübesine ve becerisine göre üreticilere en az 5 adet büyükbaş damızlık ya da 20 adet küçükbaş damızlık hayvan bedelsiz verilmeli, üretimi takip edilerek 2. seneden sonra verilen hayvan adeti kadar 5 yılda yavrusu alınarak yeni üreticilere kaynak sağlanmalı, bu sayede sürdürülebilir bir destekleme modeli oluşturulmalıdır .

(ÇALIŞMA DESTEĞİ VERİLMELİDİR)

-Aile işletme sayılarının sürekli azalması, işçilik maliyetlerinin artması ve kalifiye işçi bulmakta zorluk yaşanması gibi nedenlerle sıkıntı yaşayan, işçilik maliyetini hesaba katmayan ailelere bireysel sigorta desteği verilmelidir.

(TARIM ARAZİLERİ KORUNMALIDIR)

-Köylünün elinden alınan meraların farklı amaçlar için kullanılması, imara açılması                veya kiralanmasının önüne geçilmeli; köyün ortak malı olarak asıl statüsüne yeniden            alınarak amacı dışında kullanımına kesinlikle müsaade edilmemelidir.

-Ayrıca arazi bölünmelerinin önüne geçecek politikalar üretilmeli, çok parçalamaktan dolayı üretimde kullanılamayan araziler üretime kazandırılmalıdır. “Tarımsal Miras Hukuku” çıkarılmalı üretim alanları yok edilmemelidir.

(KIRSAL KALKINMAYA ÖNCELİK VERİLMELİDİR)

-Kırsalda, bölgesel kalkınmanın temelini sağlayacak istihdam alanları oluşturulmalı, genç nüfusun şehirlere göçünün önüne geçecek politikalar üretilmelidir. Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ve ulaşım şartları iyileştirilmelidir.

(YEM FİYATLARI YENİDEN DÜZENLENMELİDİR)

-Yüksek verimli süt ve besi hayvanlarına yetecek kaliteli yem hammaddesi bulunamaması ve kaba yem üretilememesi neticesinde ithalata dayalı olan ve sürekli artan yem fiyatlarının düzenlenmesi gerekmektedir. Yem fiyat artışı belirli şartlara göre yapılması sağlanmalıdır. Yem sanayicisi desteklenerek ucuza üretim ve satış yapması sağlanmalıdır.

-Bölgesel olarak planlamalar yapılarak, doğru ırklar doğru bölgelerde yetiştirilmeli, aynı şekilde kaba yem yetiştiriciliği desteği de uygun bölgelerde uygun çeşitlere verilmelidir. (Sulak alanlarda mısır, kurak alanlarda fiğ gibi…)

(SÜT/YEM FİYATLARI PARİTEYE BAĞLANMALIDIR)

-Süt /yem fiyatının bir pariteye bağlanması ve bu paritenin korunması gerekmektedir. Aksi halde üreticilerimiz, yem için ayırdığı giderin karşısında elde ettiği gelirle kazanç yerine zarar elde etmektedir.

(İTHALATIN ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR)

-Kısa ve uzun vadeli planlara göre karkas, canlı hayvan, süt ve süt ürünleri ithalatı azaltılmalı ve bitirilmelidir. Canlı hayvan ya da karkas ithalatı ile yabancı üreticiler değil doğru politikalar ile kendi üreticimiz desteklenmelidir.

(GIDA ARZ GÜVENLİĞİ SAĞLANMALIDIR)

-Gıda arz güvenliği ile tarımsal ürünün, üretim aşamasından nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar geçirdiği süreçte gıda güvenliği garanti edilmelidir. Yeterli ve kaliteli üretim için gerekli tedbirler alınmalıdır.

(KURULUŞLAR İYİ YÖNETİLMELİ, RİSKLERE HAZIR OLUNMALIDIR)

-TMO gibi stratejik kuruluşlar doğru ve daha aktif bir şekilde yönetilmeli, silo ve depolar her türlü risk durumuna karşı hazır halde tutulmalıdır. Kuraklık ya da diğer olağan dışı hallerde piyasayı regüle edebilecek yeterli hammaddeye sahip olmalıdır. Aksi halde bu sene olduğu gibi üretici sanayici bir belirsizliğe sürüklenebilmektedir.

-Lisanslı depocularımızın sayısı artırılmalıdır. Çiftçilerimize finansal okur yazarlık eğitimi verilmelidir. Lisanslı depoculuk üreticiye daha faydalı hale getirilmelidir.

(PLANLI ÜRETİM MODELİNE GEÇİLMELİDİR)

-Bu yıl soğan krizi ve gübre fiyatlarının astronomik artışı gibi yaşanan olaylar üretimde plansız hareket etmenin kaçınılmaz bir sonucudur. Planlı üretim modeline geçilerek bu tip sıkıntıların yaşanmasının önüne geçilmelidir.

(TEKNOLOJİ KULLANIMI DESTEKLENMELİDİR)

-Tarımda teknoloji kullanımı desteklenmeli; gıda güvenliğini korumayı öncelik edinerek üretimin artmasına yönelik tarımda teknoloji kullanımı teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. İsraf boyutuna varan makineleşme değil, doğru ve yerinde etkin teknoloji kullanımı sağlanmalıdır.

(ÇİFTÇİNİN OMUZLARINDAKİ YÜK ALINMALIDIR)

-Çaykur kota politikasının sebep olduğu sıkıntılar,  yüksek faizli kredilendirmeyle borç erteleme ve yapılandırmalarının ekstra faiz yüküne sebebiyet vermesi, girdi fiyatlarındaki artışlar gibi birçok problem nedeniyle çiftçilerimiz üretemez hale gelmekte ve geçim mücadelesiyle baş başa bırakılmaktadır.

-Üreticinin omuzlarındaki yükü hafifletecek, problemlerini giderecek bütüncül politikalar geliştirilmelidir.

-Çiftçiye hizmet sunan kurumlarımıza yeterli donanıma sahip, sahayı ve sektörü bilen idareciler atanmalı; atamalarda siyasi görüş değil, liyakat ön planda olmalıdır.

-Tarımsal kuruluşlar varoluş ve kuruluş amacına uygun hizmetler yapmalı, siyasi değil üretimi, üreticiyi hedefleyen kararlar alınmalı ve uygulanmalıdır.

-Yeniden düzenlenecek Hal Yasasıyla çiftçi olabildiğince direkt olarak tüketiciyle buluşturulmalı ve tarladan sofraya kadar olan yolculukta karşılaşılan haksız fiyat artışları kaldırılmalıdır.

– Rekolte tahminlerinin hassas yapılması ve iç tüketiminin iyi hesaplanması gerekmektedir. Bu konuda rekolte tahmininde kullanılan uydu görüntüleri, yapay sinir ağları, yapay zeka ve hassas tarım gibi çalışmalar yaygınlaştırılmadır. Aksi takdirde üreticimizin buğdayı dururken Rusya’nın buğdayını alarak çiftçimizi zor durumda bırakmış oluruz.

– Çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi ve tarımsal faaliyetlerin profesyonel olarak yapılabilmesi için acilen üniversiteler, araştırma enstitüleri ve çiftçiler arasında bir koalisyon kurulmalı ve ortak hareket edilmelidir. Özellikle toprak koruma politikaları daha da geliştirilmeli, bilinçsiz yapılan tarımın önüne geçilerek gelecek nesillere en temiz ve en önemli mirasımız olan topraklarımızı ileride de tarım yapılabilecek bir şekilde gelecek nesillere emanet etmeliyiz.”

Öte yandan Saadet Partisi, sosyal medya platformu Twitter hesabından, “Geçim İttifakı Acil Eylem Planı” paylaşımı yapıldı.

 

 

MİLLİ GAZETE