“ORTA ÇAĞ PRENSLİKLERİNDE BİLE OLMAYAN BİR UTANMAZLIK FESTİVALİ”
Geçtiğimiz günlerde Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni’nde AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in yeğenini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tanıştırdığı görüntülere dair Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Yaşadığımız çürümenin utanç niteliğindeki tablosu ortaya çıkmıştır. Bu tablo vatandaşımızın, neden can, mal, namus güvenliğinin kalmadığını da tüm renkleriyle anlatmaktadır. Çünkü derdini anlattığı kadı kendisini dinlemek yerine, Ak Parti Genel Başkanı’na sırıtmakla meşguldür. Evet, bu tören sırasında dikkat ediniz ‘tören’ AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanının ev sahipliğinde düzenlenen hâkim-savcı kura törenidir. Aynı kişinin atadığı sözde Adalet Bakanı oradadır. Bütün bunlar, yetmez ama evet günlerinden, fetö döneminden mirastır. Tören esnasında AKP Grup Başkanvekili, Hâkim ve savcılar arasında bulunan yeğenini Cumhurbaşkanı’na tanıtmak istiyor, anons ederek ayağa kaldırıyor ve cumhurbaşkanına selam vermesini istiyor. Ve yeğenine güya iyilik ettiğini düşünerek ola ki bileğinin hakkıyla girdiyse de büyük bir töhmete sokuyor. Ve bileğinin hakkıyla girenler varsa onları da yerin dibine sokuyor, onları ve tüm dürüst yargı mensuplarını da zan altında bırakıyor. Bu hadise orta çağ prensliklerinde bile olmayan bir utanmazlık festivalidir. Her gün bir diğer torpil ve hak gaspı rezaletinin yaşandığı Türkiye’de bunu yapabilmenin adı nedir bilmiyorum! Maalesef AKP’nin saray sultasında, bu gibi hiçbir rezalet ve utanmazlık artık münferit ve şahsi değildir, tamamen sistematiktir.”
“AZICIK BİR UTANMA DUYGUSU OLSAYDI, İNTİHAR EDEN MERT AKDOĞAN’I HATIRLAYIP YÜZLERİ KIZARIRDI.”
“Bu düzen modern demokratik bir devlet düzeni değil, parti devleti düzeni bile değil; ağa ve maraba düzenidir. Bu düzenin devam etmesini isteyenler; devleti yağmalanacak bir yapı olarak gören, zerre utanma duygusu olmayanlardır. Eğer söz konusu grup başkanvekilinde veya orada bulunan iktidar mensuplarında azıcık bir utanma duygusu olsaydı; hâkimlik-savcılık sınavında ilk 115’e girmesine rağmen mülakatta elenip, intihar eden Mert Akdoğan’ı hatırlayıp yüzleri kızarırdı, utanırlardı, hicap duyarlardı…”
“ZAMLI MAAŞLARINI BU AY ALACAK OLAN ASGARİ ÜCRETLİLER 3 AY İÇERİSİNDE HİÇ ZAM ALMAMIŞ OLACAKLARDIR.”
Açıklanan son enflasyon rakamlarına değinen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şunları söyledi: “Sözde maliye bakanı, özde rantiye şefi Mehmet Şimşek’in kalfalığını yaptığı ekonominin yıllık ilk enflasyon verileri de açıklandı. Bizzat TÜİK verilerine göre; hani şu oluşturdukları sepetteki etin, sütün, ekmeğin nerede bu kadar ucuza satıldığını bir türlü çözemediğimiz TÜİK’in aylık enflasyon oranı %5.03, yıllık ise 42.1 oldu. Bu iktidarın sözde hedeflediği oranın %21’in tam iki katıdır. ENAG’a göre ise aylık %8, yıllık ise %81 seviyesinde bir enflasyon vardır. Biz sadece TÜİK verilerini baz alsak bile bu ay itibariyle memur zammının yarısı, emekli maaş zammının da üçte biri 15 gün içinde buhar olmuştur. Milletimize geçmiş olsun. Zamlı maaşlarını bu ay alacak olan asgari ücretliler ise 3 ay içerisinde hiç zam almamış olacaklardır. İktidarı da göstermiş oldukları bu üstün kabiliyetsizlikten ötürü tebrik ediyorum.”
“TÜRKİYE GELİR EŞİTSİZLİĞİNDE EN YÜKSEK FARKA SAHİP ÜLKEDİR.”
‘’Türkiye, bugün enflasyon verilerinde Filistin-Güney Sudan ve Zimbabve’nin ardından %43,58 ile dünyada 5. sıradadır. Gıda fiyat enflasyonunda 1. sıradadır. Tarımın doğduğu topraklarda, bir zamanlar ürettiği tarım ürünleri ile dünyada kendi kendine yeten sayılı ülkelerden birisi olan Türkiye, sarayın sistematik yağması sonucunda aç bırakılmıştır. Yönetenler manda yoğurdu-Medine hurması- kestane balı karışımları ile beslenirken bunu da çok sevdikleri milletlerine ‘tavsiye ederken’ vatandaş akşam pazarında, çürük domatesin, biberin, patatesin peşindedir. Ülkemizin de arasında bulunduğu 38 ülkede yapılan araştırmaya göre Türkiye, gelir eşitsizliğinde en yüksek farka sahip ülkedir. Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesimin geliri, en yoksul yüzde 20’nin gelirinin tam 8.5 katıdır.’’
“‘NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!’ DİYE KURULMUŞ CUMHURİYET, BUGÜN BİR MUTSUZLAR CUMHURİYETİDİR!”
Türkiye’de gençlerin yüzde 26’sının ne eğitimde ne de istihdamda olduğunu belirten Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “Kısaca ev işsizidir. ‘Kendimi güvende hissediyorum’ deme oranı ülkemizde yalnızca yüzde 40 ve bu oranla Türkiye sondan 4’üncü sıradadır. ‘Türk Öğün, Çalış, Güven’ diye kurulan Cumhuriyet, bugün bir güvensizlik cumhuriyetidir. Tüm veriler neticesinde Türkiye’de yaşam memnuniyeti 10 üzerinden 4.7’dir. ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ diye kurulmuş Cumhuriyet, bugün bir mutsuzlar cumhuriyetidir! Çözüm, milletimizin sorunlarına gerçekçi ve akılcı çözümler üretmektir. Çözüm saray ve iktidarı birazcık daha devam etsin diye milyonlarca insanın yaşamını heba eden bu sistemi acilen terk etmektir. İYİ’lerin iktidarı gerçekleşmeden Türkiye’de hayat iyiye gitmeyecektir” dedi.
DEVLET DENETLEME KURULU’NA VERİLEN YETKİLER: “KAYYUM REJİMİNİN TÜM YURT SATHINDA GENELLEŞMESİDİR.”
Devlet Denetleme Kurulu’na verilen yetkilerine değinen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “31 Ocak 2025 tarihinde kabul edilen kanun metnine göre Cumhurbaşkanı’na bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu’na Olağanüstü yetkiler tanınmıştır. Tanınan yetki şu şekildedir: ‘Devlet Denetleme Kurulu, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, kooperatiflerde, birliklerde ve bu kurum ve kuruluşların her türlü ortaklık ve iştiraklerinde her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme yapabilir.’ Tanınan olağanüstü yetkiler burada kalmamıştır, kurul üyesi veya kurul denetçisine denetim kapsamına giren yerlerdeki her kademe ve rütbedeki görevliler hakkında, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, görevden uzaklaştırma tedbiri uygulayabilme yetkisi verilmiştir. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, kayyum rejiminin tüm yurt sathında genelleşmesidir. Bu, Stalin’in siyasi komiserlerinin, Nazi rejiminin SS komutanlarının sahip oldukları yetkilerin sarayın birtakım memurlarına bahşedilmesi demektir. Bu yeni tek adamların, bürokrasinin, sivil toplumun, gündelik hayatın her yerinde ama her yerinde dediğim dedik, çaldığım düdük diye gezebilmesi demektir. Bu devlet değil, cumhurbaşkanlığı sistemi değil kayyum cumhuriyetidir. Bu değişiklikle birlikte artık herhangi bir yargı kararına bile gerek olmaksızın Cumhurbaşkanı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu Memurları görevden uzaklaştırabilecektir”
“BU DÜZENLEME İLE HEDEF BAROLARDIR, MESLEK ÖRGÜTLERİDİR”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “Kaçak dövüşmeye gerek yoktur. Bu düzenlemenin amacı, niçin bu zaman bir oldu bitti ile meclisten geçirildiği açıktır. Saray iktidarı ağzındaki baklayı çıkarmalıdır. Bu düzenleme ile hedef barolardır, meslek örgütleridir. İktidarın ekmeğine yağ sürmeyi reddeden sivil toplum kuruluşlarıdır. En önemlisi belediye başkalarıdır ve açıktır ki Belediyeler Birliğidir. Bu değişiklik ile seçilmiş belediye başkanları Cumhurbaşkanı’nın bir talimatı üzerine bir Devlet Denetleme Kurulu memurunu kararıyla görevden alınabilecektir. Erdoğan bu değişikliği Cumhurbaşkanı olarak imzalayıp yürürlüğe koyacak, uygulamasını ise AKP Genel Başkanı olarak yapacaktır. İktidar artık şirazeden çıkmıştır. Bugün artık sandığın kendisi dahi tehlike altındadır. Kural, nizam, örf, adet, devlet geleneği tanımaz iktidar, Kendisine muhalif olan bir sivil toplum örgütünü yargı yoluyla, yargı yolu uzarsa yeni yetkiler tanıdığı idari yolla yani kısacası devletin tüm imkanları ile yenmeye, sindirmeye çalışmaktadır. Toplumu nefessiz bırakmak, demokratik ilkeleri ortadan kaldırmak için DDK gibi yapıları süper yetkili hâle dönüştürerek muhalefet üzerinde baskı oluşturmakta, resmen muhaliflere DDK kılıcı sallamaktadır.”
“RÜYALAR ALEMDESİNİZ, HAYAL ALEMİNDESİNİZ UYANIN ARTIK!”
Geçtiğimiz günlerde Hüseyin Çelik’in “Kendi militan yargımızı oluşturduk, 15 Temmuz yargısı giyotin gibi çalışıyor” şeklindeki ifadelerini hatırlatan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “AKP iktidarları döneminde bakanlık görevinde bulunmuş, AKP’nin kurucuları bile artık ekranlara çıkıp; ‘Türkiye’de adalet kalmadı, kendi militan yargımızı kurduk’ diye isyan etmektedirler. Cumhurbaşkanı’nın yasama – yürütme – yargı yetkilerini elinde tuttuğu, yetmezse kendisine özgü yargı yetkisinde yeni makamlar yarattığı fakat tüm yetkilerini tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak değil de partisinin genel başkanı olarak taraflı bir şekilde kullandığı sistem çökmeye mahkûmdur. Bir faniyi, ölümsüzmüş var sayarak devletin ve milletin tapusu varmış gibi o tapuyu onun üzerine yapmaya çalışanlar unutmayın, bu bina sizin de üzerinize çökecektir! Unutmayın, bu bataklık sizi de yutacaktır. Rüyalar alemdesiniz, hayal alemindesiniz. Uyanın artık!’’
“O ŞEREFLİ MESLEKTEN İHRAÇ ETSENİZ DE BU ÜLKENİN RUHUNDAN VE YÜREĞİNDEN KOPARIP ATAMAZSINIZ!”
Mezuniyet törenlerinde subay yeminini okuyan beş teğmenin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilmeleri dair konuşan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, ihraç edilen teğmenlerin sözlerini de hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Sarayın değil, Türk vatanını; bir avuç utanmaz azınlığın değil, Türk Milletini; kayıtsız ve şartsız öncelikle Türk devletini korumaya yemin etmeleri kendi isimlendirmeleriyle iç cepheye zor geldi. Bu sebepledir ki; ‘İçimdeki Harbiyeli ruhu hiçbir zaman ölmez’ diyen Teğmen Ebru Eroğlu, ‘Vatana hizmet için üniforma şart değil’ diyen Teğmen Gazi Kılıç, ‘Tek endişem Türk milletine olan hizmet borcumu ödeyememe ihtimalidir’ diyen Teğmen Serhat Gündar, ‘Türk istikbalinin evladı olarak şerefle doğdum, şerefle öleceğim’ diyen Teğmen İzzet Akarsu, ‘Kişiler gelip geçicidir, baki kalacak olan ise Atatürkçülüktür’ diyen Teğmen Deniz Demirtaş ve daha nicelerini ve ihraç ettiğiniz 3 değerli komutanımızı; kendi hezeyanlarınız, saplantılarınız ve paranoyalarınız uğruna o şerefli meslekten ihraç etseniz de, bu ülkenin ruhundan ve yüreğinden koparıp atamazsınız! Bizler, Türk istikbalinin evlatları olarak Türk devleti demeye, Türk milleti demeye devam edeceğiz. Mustafa Kemal’in emanet ettiği Cumhuriyet’in neferi kalmaya devam edeceğiz”
“SİZİ, TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN’I KURTARICI GÖRECEK HÂLE GETİREN HANGİ OLAYLARA KARIŞTINIZ?’’
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer öcalan’ın “Çözüm olmazsa Türkiye cehennemi yaşar” ifadelerini ve DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın ‘’Sayın Bahçeli yürütmenin başı değil. Şimdi yürütmenin başındaki Sayın Erdoğan’a büyük işler düşüyor. Artık her şey Erdoğan’ın elinde. Artık demokratik adımları atma zamanı. Artık top Erdoğan’da” şeklindeki sözleri hatırlatan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, şu sözlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi:
‘’Akıllarını ve izanlarını yitirmiş, ihanet planlarını canhıraş uygulayan, âdeta zamanla yarışırcasına çırpınan bu derbederlere ve onların en başındaki AKP Genel Başkanı’na soruyorum: Sizi, teröristbaşı öcalan’ı kurtarıcı görecek hâle getiren hangi olaylara karıştınız? 22 yıldır yaptırmadığınız, yaptıramadığınız ve şimdi yapılırsa asrın mucizesi diye sattığınız meselenin aslı astarı nedir? Kimin elinde esirsiniz? Başınıza gelen şey nedir? Çıkın bu mevzuyu bize bir anlatın! Anlatın ve eğer bu kasıtlı bir ihanet değil de, içine düştüğünüz bir bataksa ve siz bu bataktan çıkmak pahasına Türkiye’yi oraya atıyorsanız itiraf edin. Gelin Türk milleti olarak sizi de kurtaralım. Düşmana değil, Cumhuriyet’in Türk evlatlarına teslim olun! Savaş kaybettiniz de yenilgi anlaşması mı imzaladınız? Bir küresel çetenin elindesiniz de Türkiye bunun fidyesi midir? Teşkilatlarınıza bile anlatamadığınız, size en divane biçimde aşk ile bağlı, eli çubuklu kast ajans gazetecilerinin bile kem küm ettiği bu şey nedir?’’
“İSTİKLALİMİZE VE İSTİKBALİMİZE KASTETMENİZE SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ! BİZ VARIZ! İŞTE BURADAYIZ!”
“Öyle bir yere evrildiler ki artık onların zaviyesinde gördükleri hayalin ifadesi şudur:
Parti, Erdoğan’dır, tıpkı Türkiye’nin Erdoğan olması gibi Erdoğan aynı zamanda Türkiye’dir! Ve onlar için her şey AK Parti Genel Başkanından alacakları cülus kadardır” ifadelerini kullanan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu konuşmasına şu sözlerle son verdi:
“İşte millî iradenin mekânı olan bu Gazi Meclis’ten haykırıyoruz: Tek adam rejiminize de, soygunlarınıza talanlarınıza da, vatan toprağını kupon arazi sanıp peşkeş çekmenize de, Duyun-u Umumiye’ye biat edip milleti fakirleştirmenize de, egemenliğimize, istiklalimize ve istikbalimize kastetmenize de sonuna kadar dur diyeceğiz! Biz varız! İşte buradayız! Türk milletinin yıkılmaz son kalesiyiz! Bir milim geri adım atmayacağız! Başkaları gibi savrulup yalpalamayacağız! Büyük Türk Milletinin canı pahasına kurduğu bu büyük Cumhuriyeti, Millî Mücadele Meclisi’nin ruhu ile savunmaya sonuna kadar devam edeceğiz. Hiçbir kuşkuya yer yoktur ki sonunda kazanan biz olacağız! Biz kazanacağız! Milletimize söz verdik: Başaracağız, başaracağız, başaracağız! Ne Mutlu Türk’üm diyene!”