TÜRKİYE, ÜZERİNDEKİ KİRLİ YÜKLERİ ATMALI

ADNAN ONAY

 

TC.’nin kuruluş kodları; Müslüman kalarak Avrupalı olmaya ayarlı. Durum böyle olunca Avrupa normlarına uymak temel hedeflerimiz arasında yer almakta. Yıllardır Avrupa Birliğine katılmak için çaba sarfetmemizin gerekçelerinden biri bu. Bu konuda da önemli adımlar attık.

Ancak, içerdeki işbirlikçilerin Batı ile ilişkilerimizi onların çıkarlarına uygun olarak dizayn etmek istemesi karşısında devletin sert refleksi zaman zaman bizi Batı ile karşı karşıya getirdi.

 

Batı’nın ülkemizi köşeye sıkıştırmasının oluşturduğu ekonomik zorluklar, bölgede yaşanan savaşlar ve sonucunda ülkemize akın eden göç dalgaları hızla irtifa kaybetmemize yol açtı. Bu kaotik yapı çeşitli sorunları da beraberinde getirdi.

O kadar ki, Türkiye, kara para cenneti, yolsuzlukların ayyuka çıktığı, uyuşturucu, mafya ve aile hayatına darbe indiren çeşitli suçlarla, türlü ahlaksızlıklarla anılmaya başlandı.

 

Bu durum nedeniyle Türkiye, güven yitiren bir ülke olma riskiyle karşı karşıya kaldı. Bu ise ticaretinin, ilişkilerinin yoğunluğu Batı ile olan ülkemize Batı yatırımlarının git gide azalmasına yol açtı.

 

Sonunda anlaşıldı ki; Türkiye’nin bu durumdan kurtulması ve yeniden Batı ile ilişkilerinin geliştirilebilmesi için bulunduğu tüm kirliliklerinden arınması gerek. Bu, ülkemizin geleceği açısından son derece önemli. Başka türlü içinde bulunduğumuz tablonun değişmesi oldukça zor..Her şeyden önce ekonomimizin düzelmesi sistemimizin görüntüsünün pozitif olmasına bağlı.

 

Türkiye, kara parayla mücadele eden uluslararası kuruluş FATF tarafından denetleniyor. Türkiye, FATF’ın gri listesinden 2024 Haziran’ında çıkmayı başardıktan sonra, yeniden bu listeye girmemek için hem yasal hem de uygulamalı bir dizi adım attı. Bu adımlar, kara para aklama ve terör finansmanı gibi riskleri önlemeye odaklanıyor; çünkü gri liste, yabancı yatırımcıların kaçmasına, banka işlemlerinin yavaşlamasına ve ekonomiye ekstra maliyet getirebiliyor.

FATF raporlarının iyi olması halinde yabancı sermayenin gelişi, Türkiye’ye para akışı hızlanacak. Aksi halde ekonomimiz oldukça zora girecek. O nedenle Türkiye yeni yasalar çıkardı ve sistemi tümüyle kirliliklerden arındırmayı hedef seçti.

MASAK merkezli suç araştırmaları tüm sektörleri denetim altına aldı. Yüksek riskli sektörlerde –bankacılık, emlak, altın ticareti, kumarhaneler gibi– risk temelli denetimleri artırdılar. Bankalara ve finans kurumlarına, şüpheli hesapları daha sıkı izleme ve raporlama zorunluluğu getirildi. Kar amacı gütmeyen kuruluşlar (dernekler, vakıflar) için de terör finansmanı riskine karşı özel denetimler devreye sokuldu.

Son aylarda dalga dalga kara para soruşturmaları başlatıldı. Borsa manipülasyonu, holdinglerdeki yolsuzluklar ve emlak sektöründeki şüpheli satışlar hedef alındı. Şimdilerde uyuşturucu ve bağlantılı işler yakın takipte. Birçok ünlüye operasyon yapıldı. Bu operasyonlar genişleyecek, farklı kimliklere, şirketlere uzanacak.

 

Türkiye’nin bsğırsaklarınu temizleme kararı yalnızca, Türkiye’nin Batı yatırımları için cazip ve güvenilir ülke olması ile ilgili bir karar değil. Aynı zamanda Türkiye’nin geleceği için toplumsal yapının her tür kirlilikten temizlenmesi için atılması gerekli olduğuna inanılan bir adım.

 

Çeşitli kesimlere yönelen operasyonlardan öyle anlaşılıyor ki, devlet , sistemi kirli yapılanmalardan temizlemekte kararlı. O nedenle operasyonların ucunun birbirinden farklı, hiç tahmin edilemeyen alanlara kadar uzanması muhtemel. Gelişmelerin hızına bakılırsa devlet uzun zamandır bunun için hazırlıklar yapmakta.

 

Özetle; Her sabah uyandığımızda duyduğumuz operasyonlar, gözaltılar toplumu her tür kirlilikten arındırma, devletin üzerine çöken karabulutları dağıtma amaçlı. Bu konuda devletin çok kararlı olduğu anlaşılıyor.

 

Şu ana kadar açığa çıkarılan bazı şeylerde olduğu gibi sırada daha şaşıracağımız çok şeyler var..