Makale:Ziraat Mühendisi Şener Bülbül
Giriş: Prim Yoksa Denge de Yok
2025 yılı, Türk çay sektörü için sadece fiyatlarla değil, devletin sektöre bakışı açısından da yeni bir dönemi başlatmıştır. İlk kez bu yıl, yaş çay destekleme primi tamamen kaldırılmış, fiyat 25,44 TL olarak doğrudan desteklemesiz ilan edilmiştir. Oysa 2024 yılında, yaş çay fiyatı 17 TL iken, kilogram başına 2 TL destekleme primiyle üretici fiilen 19 TL ödeme almıştır.
Görünürdeki fiyat artışı, desteklemenin kalkmasıyla birlikte reel bazda oldukça sınırlı kalmış, bu farkın tamamı ise sessizce özel sektör sanayicisinin üzerine yıkılmıştır. Bu durum hem sektörel dengeleri, hem de nihai tüketiciye ulaşan kuru çay fiyatlarını doğrudan etkilemiştir.
1. Üreticiye Görünen Artış, Aslında Kaybedilen Destektir
•2024’te 17 TL + 2 TL destekleme ile üretici fiilen 19 TL kazanırken;
•2025’te 25,44 TL almasına rağmen, aynı dönemde girdi maliyetlerindeki artış (gübre, işçilik, nakliye, sigorta) %40-60 arasında seyretmiştir.
•Böylece üretici hem artışın enflasyon karşısında eridiğini, hem de devlet desteğinden tamamen yoksun kaldığını deneyimlemektedir.
2. Sanayiciye Yüklenen Fiyat Açığı: Görünmeyen Maliyet Krizi
Destekleme primi, üreticiye verilse bile, geçmişte özel sektör sanayicisinin yaş çayı daha yüksek fiyata almasına engel oluyordu. 2025’te bu mekanizma kaldırılınca:
•Sanayici, yaş çayı doğrudan yüksek fiyattan almak zorunda kaldı.
•Ancak bu artışı, kuru çay satış fiyatlarına birebir yansıtamadı.
•Aynı zamanda, enerji, ambalaj, işçilik ve işletme giderlerinde de ciddi bir yükseliş yaşandı.
Bu nedenle sanayici üretim yaparken kâr değil, var olma mücadelesi vermeye başladı.
Desteklemenin yokluğu, yalnızca üreticiyi değil; çay sanayisini de stratejik riske sokan yapısal bir soruna dönüşmüştür.
3. Fiyat Zincirine Yansıması: Tüketici Rafında Sert Geçiş
Kaldırılan destekleme ve artan yaş çay alım fiyatı, doğrudan kuru çay fiyatlarına şu şekilde yansıdı:
•2024’te 1 kg kuru çay, piyasada ortalama 150–220 TL bandındaydı.
•2025 itibariyle bu bant, 200–300 TL seviyesine yükselmiştir.
•Butik ve yüksek kalite segmentlerde bu rakam 350 TL’ye kadar çıkabilmektedir.
Bu fark sadece enflasyon değil, aynı zamanda devletin sektörden çekilmesinin yarattığı mali boşluğun tüketiciye yansıtılmasıdır.
Ancak önemli bir çelişki oluşmuştur:
Sanayici bu farkı fiyatlara yansıttığında “fahiş fiyat” baskısıyla karşılaşmakta,
yansıtamadığında ise zarar etmekte ya da üretimi kısmak zorunda kalmaktadır.
Bu çıkmaz, özellikle özel sektörün istikrarını ve gelecek yatırımlarını tehdit eden kritik bir eşiktir.
4. Sonuç ve Uyarı: Fiyat Açıklamak Yetmez, Sektöre Sahip Çıkmak Gerekir
2025’te kaldırılan 2 TL/kg destekleme primi küçük gibi görünse de; üretici açısından doğrudan gelir, sanayici açısından ise dolaylı mali dengeleyici etkisi olan önemli bir unsurdu. Bu primin yokluğu:
•Üreticide bakım faaliyetlerinin azalmasına,
•Sanayide yatırım motivasyonunun kırılmasına,
•Piyasada ise fiyat karmaşası ve güven kaybına yol açmıştır.
Çay sektöründe kamu desteği sadece fiyat açıklamakla sınırlı olamaz.
Destekleme yeniden tesis edilmeli; üretici ve sanayicinin yükü adil biçimde paylaşılmalıdır.
Öneriler
1.2025’te kaldırılan destekleme primi, en az 2 TL/kg olarak yeniden uygulamaya alınmalıdır.
2.Destekleme artık sadece miktar değil; ürün kalitesi, sürdürülebilirlik ve zamanında hasat gibi kriterlerle çeşitlendirilmelidir.
3.Özel sektör sanayicisine yönelik düşük faizli hammadde alım kredileri, enerji sübvansiyonları ve ihracat destekleri sağlanmalıdır.