KAAN uçağımız, 11 dakikalık ilk uçuşu başarıyla gerçekleştirdi.
Pilot Barbaros Demirbaş onu yere indirdiğinde ben de ayakta alkışladım.
Aşağıdaki linkten yeniden izledim. Mete Yarar’ın kokpitte oturup
KAAN’ın yeteneklerini anlattığı video çok güzeldi.
Videoda 1926’da kurulan Kayseri Uçak fabrikasını ve 1941’de Nuri
Demirağ’ın kurduğu uçak fabrikasını andılar, çok duygulandım. Çünkü
Kayseri Uçak fabrikasının ilk mühendislerinden Muammer Morgül benim
amcamdı.
Mustafa Kemal Atatürk, 1924’de Rize’ye geldiğinde, uçak
mühendisliği eğitimine Almanya’ya göndereceği gençler de seçti. Amcam
Muammer Morgül seçtiği geçlerden biriydi.
Atatürk’ün Rize’ye gelişinde esas konu açılacak yeni ilçe okulları ve
yurt dışına gönderilecek nitelikli gençlerin tespit edilmesiydi. Nedense, bu
husus hep gözden uzak tutulur.
Linkin altına şu yorumu yazdım:
“Kayseri Uçak Fabrikasının kurucu mühendislerinden MUAMMER
MORGÜL amcam olur. Atatürk bir grup genci 1925'de Almanya'da uçak
mühendisliği okumaya gönderdi, Rize'ye geldiği zaman konu açılacak
mektepler ve yetiştirilecek teknokrat gençlerdi. Bu unutuldu. Okumaya
karşı olan bir kara cahil tefeci hoca ‘mektep da istemezuk şepka da’
diyerek karakolu bastı ve nedense akıllara hep bu isyan yazıldı.”
“KAAN’ın mühendislerini rahmetli uçak mühendisi amcam
Muammer Morgül anısına yürekten alkışlıyorum. Kayseri uçak fabrikasını
kurdular, yanında Kayseri Tayyare Sanat Mektebini kurdular. Amcam
oranın da öğretmeniydi. Ya şimdi, nerde Tayyare sanat Mektepleri?
2004'den beri geometri yok, fizik buharlaştı, dört işlem bilmeden herkes
lise diploması alıyor.”
Son model böyle bir askeri uçağa KAAN adının verilmesine ayrıca
duygulandım. KAAN, kralların kralı, imparator demektir. Türk tarihinde
kralların kralı unvanı olan bilinen tek isim OĞUZ KAAN’dır. O da
Rizelidir. Onun için çok duygulandım.
22 Oğuz boyunu birleştirerek Birleşik Oğuz Orduları kuran Oğuz
Kaan’ın diğer isimlerini sayarken METE Oğuz adına rastlıyoruz. İşte,
KAAN’ın kokpitindeki Mete Yarar bu nedenle köşe yazımın başlığına
oturdu.
Kendisi 2 Mart günü, Rize’nin Rus işgalinden kurtuluşu gününde
Rize Kitap Fuarında kitabını imzalamaya geliyor. Onunla aynı günde
benim de imza günüm ve konferansım var. Kendisini Zümrüt Rize
Gazetesinde yayınlanacak olan bu köşe yazımla tebrik edeceğim.
Mete Oğuz’un başkenti Rize’ye hoş geldiniz Mete Yarar!
Burası, antik adı Sirkasya, yani Başoğuzya/Çerkezya (Kafkasya)
olan topraklarımızın önemli merkezidir. Rize Kalemiz, Cinius
Pompeius’un soyduğu Mitra kalesidir. Buradan çalarak Roma’ya
götürdüğü toksikoloji kitapları, başta panzehir ve delibal olmak üzere ilaç
reçeteleri, Mozart’ın operasına konu olan eşi Emine’ye sevdalık türküleri,
değerli eşyaları ve hazineleriyle tarihe geçti. Kalemiz, içerisine sadece
metro tünelleriyle girilen baş MİTRA Kalesiydi.
Oğuz Kaan’ın ve halkının inanışı olan Mitraizm okullarda hiç
anlatılmaz. Oysa, borç köleliği (faiz) yasağı, domuz eti yememe, sünnet
olma, gece namazı kılma, çalışmak ibadettir, şifa dağıtma, gök bilim
yapma ve süt kardeşliği gibi örfleriyle, Peygamberi Azeri şair Zerdüşt
olan, Avesta (Oğuzata) kitabıyla, kitaplı 4 dinden biridir; Ön-İslam
kültürüdür!
Oğuz Kaan’ın büyük dedesi 1.DARİUS OĞUZ’un kaya mezarı Rize
SİRAKOZ tümülüsüdür. Darius Oğuz’un oğlu, Atina’ya kadar giderek
köleleri serbest bıraktıran Başoğuzlu Çerkez (Kserkses/Serhaz),
Mizinya’nın ve Trak devletimizin başkenti Beykoz’dan atlarıyla sallar
üzerinde denizden karşıya geçmiş ve buraya adını bırakmıştır; Beyler-
Beyi, Koz Beyi, Koz Yatağı…
Başoğuzlu Oğuz Kaan’ın doğum yeri Sinop (M.Ö.132 Mizinya),
büyüdüğü yer Rize (Sirkasya), Birleşik Oğuz Orduları komutanlık tacını
giydiği yer Nemrut Kâhta (M.Ö.109), Köle isyanlarını başlattığı tarih
(M.Ö.88, Efes Akşamları), başını kestirterek öldüğü yer
Oğuzoğlu/Gozleva Kalesi (M.Ö.63, Kırım, Kerkinitis), gömüldüğü yer ise
Sinop burnundaki tümülüstür.
Oğuz Kaan’ın yazılı kaynaklarda adı geçen diğer sıfatlarını sayacak
olursak…
Mete Oğuz, VI.Mitridate Eubadore, Mohti Oğuz, Bazileus Eyzi Beyi,
Dorbeyi, Ali Pan Toros.
Oğuz Kaan’ın başardığı yararlı işlere gelince… Ordu ilinde Alınordu
Kurul kalesinde Onluk Sistemle Anadolu Birleşik Ordularını kurdu
(MÖ.109), 48 yıl Roma ordularına (Sulla, Lukullus, Pompeius) karşı
savaştı, MÖ.88’de Ege bölgesindeki tefeci köle tacirlerini kölelerine
öldürttü, Roma’ya Anadolu’dan ve Sirkasya’dan esir götürülmüş köleleri
(Spartaküsleri) ayaklandırdı, köleci Roma devri sona yaklaştı. Kendi
adıyla tıp tarihine geçen Mitridatikom panzehirini buldu ve kendinde
kullandı. Geçtiği yerde halka ilaç ve mesir macunu (Tiryak) dağıttı.
Askerlerine altınla maaş verdi, adı Altın Kralı oldu. Gümüşhane’den
çıkardığı gümüşleri Maçka Sümele (Kibele) Manastırında eriterek sadak
oklar yaptırdı, askerlerin dizlik, omuzluk ve kasklarını altın sırma iplikle
ördürdü, Erbaa’da Ergenekon ateşini yaktı, demir dağları eritip kılıç yaptı.
Başoğuzlu kralımız Oğuz Kaan, Kırım valisi olan oğlunun altın
hazinelerini Hazar Yahudi bankerlerine vererek babasını da teslim
olmaya davet etmesini kendine yediremedi, ”Yenildiğimi görmektense
ölürüm” dedi ve başını kestirerek (MÖ.63) intihar etti. Bize “Ya İstiklâl ya
ölüm!” andımızı miras bıraktı. Bugün bize Hazar Yahudileriyle aynı
kandanız diyenler çıkıyor, onlar görmüyorlar mı ki Oğuz Kaan yeniden
küllerinden doğdu, semalara yükseliyor!..
Sevgili Mete Yarar, Rize’ye hoş geldiniz.
Size Oğuz Kaan’ın Mitra Kalesinde bir çay ikram edebilir miyim?
Mahiye Morgül/Rize
