Nöbetçi Eczaneler
ADNAN ONAY
Son zamanlarda çeşitli suçlara bulaşmış ticari kuruluşlara yönelik operasyonlar düzenleniyor. Bu kişilerden ele geçirilen mallara ve şirketlere el konuluyor, suç işleyen yöneticiler ise cezalandırılıyor.
Neredeyse her gün bu yönde yeni bir operasyon ve el koyma haberiyle karşılaşıyoruz. Bu şirketler arasında öyle isimler var ki, olan bitenler karşısında birçok kişi şaşkınlık yaşıyor.
Bu şirketler arasında geçmişte ya da yakın dönemde iktidara yakın olduğu iddia edilenler de bulunuyor. Buna rağmen bu tür şirketler böylesine kapsamlı operasyonlara maruz kalıyorsa, demek ki devlet; yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık ve benzeri suçlarla topyekûn mücadele kararı almış durumda.
Başlangıçta bazı ticari şirketlerle sınırlı gibi görünen operasyonlar, zamanla başka alanlara da sıçradı. Bunun en çarpıcı örneği yasa dışı bahis çetelerine yönelik operasyonlar oldu. Yıllardır bu konuda şikâyetler vardı: Futbol maçlarında şike yapıldığı, kirli ilişkilerin döndüğü söyleniyordu ama yargı genellikle ilgisiz kalıyordu. Toplumu mahveder hale gelen yasa dışı bahisle mücadele kararı alınınca ortaya devasa bir pislik yığını saçıldı. Birçok kulüp başkanı, yönetici ve futbolcunun bu kirli işlere bulaştığı, futbolu şike ve kumar aracı haline getirdiği anlaşıldı. Yüzlerce kişinin karıştığı bu ağın çok daha derinlerde olduğu ifade ediliyor.
Futboldaki kirlilik sadece bahis ve şike ile sınırlı değil. Bir diğer büyük yolsuzluk alanı ise futbolcu transferlerinde yaşanıyor. Bildim bileli, menajer denilen bazı futbolcu simsarlarının kulüp yöneticileriyle anlaşıp transfer ücretlerini şişirdiği, futbolcuya bunun çok küçük bir kısmını verip kalanını aralarında paylaştığı iddia edilir. Bu iddiaların ardı arkası kesilmez ve bazıları herkesin bildiği şekilde alenen yürütülür. Yargı bu konunun da üzerine kararlılıkla gitmeli ve futbol her türlü kirlilikten arındırılmalıdır.
DERNEK VE VAKIFLAR DA MERCEK ALTINA ALINMALI
Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarına tanınan geniş imkânlar yüzünden adeta bir “vakıf-dernek cenneti” haline geldik. Bunların bir kısmı proje adı altında devleti soyuyor, bir kısmı ise toplanan paralarla kendi ceplerini dolduruyor. Son yıllarda bu işe vakıflaşan bazı dini gruplar da dahil oldu. Bir bakıyorsunuz, milyarlık servetler ortaya çıkıyor; miras kavgaları, taht kavgaları yaşanıyor. Devletin ve milletin parası birilerinin lüks hayatı için harcanıyor. Bazı meslek birliklerinde, meslek odalarında da durum farklı değil.
Bir an önce bunlara da el atılmalı. Eğer amaç gerçekten temiz bir toplum oluşturmaksa, bu kan emiciler adalete teslim edilmeli, oturdukları koltuklar altlarından çekilmelidir.
Ülkemizin üzerine çökmüş olan yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük gibi kara bulutların dağılması için her alanda topyekûn bir temizlik şart. Demokrasimizin güçlenmesi, ülkemizin gelişmesi ve yabancı yatırım alabilmesi için her şeyden önce temiz bir toplum görüntüsüne kavuşmamız gerekiyor.
Aksi takdirde gün gelir, bu karanlık tablonun içinde boğulur, hatta bugünkü günlerimizi bile arar hale geliriz…