Rize Çay Çarşısı’nda düzenlenen etkinlikte konuşan Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, karalahananın insan sağlığı üzerindeki etkilerini bilimsel veriler ışığında anlattı. Prof. Dr. Yılmaz, karalahananın yalnızca geleneksel bir sebze değil, aynı zamanda güçlü bir “koruyucu gıda” olduğunu vurguladı.
“Yaşlanma hücre hasarıyla başlıyor”
Vücutta enerji üretimi sırasında oluşan serbest oksijen radikallerinin hücrelere zarar verdiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, bu süreci çarpıcı bir benzetmeyle anlattı: “Bir şömine yandığında çıkan kıvılcımlar nasıl yangına sebep olabiliyorsa, vücudumuzda da enerji üretimi sırasında oluşan bu ‘kıvılcımlar’ DNA’ya ve proteinlere zarar verebiliyor. İşte özellikle renkli bitkilerde bulunan bazı bileşikler bu süreci engelliyor.”
Karalahananın içerdiği antioksidan bileşenlerin hücreleri koruduğunu ifade eden Yılmaz, bu sayede DNA hasarının önlendiğini ve yaşlanma mekanizmalarının yavaşlatıldığını söyledi.
Kanser ve iltihaplanmaya karşı koruyucu etki
Karalahananın kansere karşı dolaylı bir koruma sağladığını belirten Prof. Dr. Yılmaz, bazı bitkisel bileşenlerin genler üzerindeki etkisine dikkat çekti: “Karalahanadaki bazı maddeler, kanseri önleyici genlerin aktivasyonunu artırabiliyor. Bu da dolaylı olarak kanser riskini azaltıcı bir katkı sunuyor.”
Yaşla birlikte ortaya çıkan düşük düzeyli kronik iltihaplanmanın (inflamasyon) diyabet, kalp-damar hastalıkları ve Alzheimer gibi hastalıklarla ilişkili olduğunu ifade eden Yılmaz, karalahananın antienflamatuar etkisi sayesinde bu süreci baskılayabildiğini söyledi.
Kolesterolü düşürüyor, kalbi koruyor
Karalahananın kolesterol içermemesine rağmen bazı bileşiklerinin safra asitlerini bağlayarak kandaki kolesterol seviyesini düşürdüğünü belirten Yılmaz, bunun kalp ve damar sağlığı açısından önemli bir koruma sağladığını ifade etti.
Ayrıca karalahananın;
C vitamini,
K vitamini,
A vitamini öncülleri,
Kalsiyum ve magnezyum
bakımından zengin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, bu minerallerin damar sağlığının korunmasında kritik rol oynadığını söyledi.
“Karalahana yedik ama neden hâlâ kalpten gidiyoruz?”
Toplumda sıkça sorulan bu soruya da değinen Yılmaz, tek bir gıdaya odaklanmanın yeterli olmadığını belirtti:
“Karalahanayı yedik ama üzerine sigara içtik, çayı şekerli tükettik. Çay da aslında uzun yaşama katkı sağlar ama içine şeker koyarsanız etkisini azaltırsınız. Sağlıklı beslenme bir bütündür.”
Uzun yaşamın “tek bir süper gıda” ile değil, mevsiminde sebze-meyve tüketimi, kırmızı etin sınırlandırılması, balığın önceliklendirilmesi ve genel yaşam tarzı değişikliğiyle mümkün olduğunu vurguladı.
“Amaç sadece uzun yaşamak değil, sağlıklı yaşlanmak”
Konuşmasını çarpıcı bir mesajla tamamlayan Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, asıl hedefin yaşamın son yıllarını yatağa bağımlı geçirmek olmadığını söyledi:
“Yaşlanıyoruz ama son 10 yılımızı yatağa bağımlı geçirmek istemiyoruz. Sağlıklı beslenirsek o yılları da aktif ve dinç geçirebiliriz. Buradaki mesaj ‘karalahana yiyin ömrünüz uzasın’ değil; sağlıklı besinleri birlikte ve dengeli tüketin. Bilimsel olarak söyleyebiliriz ki bu yakl
aşım, sağlıklı yaşlanmayı mümkün kılar.” dedi.
