Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AŞKIN VARLIĞA AÇTIĞI ÇATLAK

Makale: Filozof Sosyolog İnsan, kendi varoluşunun ağırlığını çoğu zaman fark

Makale: Filozof Sosyolog

İnsan, kendi varoluşunun ağırlığını çoğu zaman fark etmeden taşır. Günlük hayatın akışı, düşüncelerimizin derinliğini örter; sanki kendimizden korunmak istermişiz gibi… Oysa aşk, bu alışılmış örtüyü yırtan bir ışıktır. Varlığa ince bir çatlak açar ve biz o çatlaktan hem dünyaya hem kendimize yeniden bakarız.

 

Aşkın felsefi tuhaflığı da burada başlar:

Başka bir insana yönelirken aslında kendi içimize döneriz.

Bir gözün içindeki anlamı ararken, kendi anlam arayışımızla karşılaşırız.

 

Aşk, bir yönüyle bilincin sınırlarını zorlayan bir sorudur.

Ben kimim?

Seni düşündüğümde neden değişiyorum?

Kendi bütünlüğüm, senin varlığınla neden başka bir ritme kavuşuyor?

 

Cevapları kesin değildir. Zaten aşk, çözülmek için değil, yaşandıkça derinleşmek için vardır. Bir insanı sevdiğimizde, onun dünyasıyla kendi dünyamız arasında görünmez bir köprü kurulur. Ne tamamen “ben” oluruz, ne de tamamen “sen.” Aşk, iki kimliğin de sınırlarında gerçekleşen bir varoluş hamlesidir.

 

Bazen bir bakış, insanın tüm düşünce düzenini bozar.

Bazen tek bir dokunuş, yıllardır taşınan “ben” duygusuna yeni bir yön verir.

Aşk, bizi yalnızca duygusal olarak değil, ontolojik olarak da dönüştürür.

Bir anlamda, kendimizi yeniden mümkün kılar.

 

Belki de bu yüzden çoğu filozof aşkın tanımını hep yarım bırakmıştır; çünkü aşk, tanıma direnen bir tecrübedir. Bir şey söylemeye çalışır ama hiçbir sözcüğe tam olarak sığmaz. Oysa biz yine de onu anlamaya çalışırız, çünkü aşkın bıraktığı o çatlak, yaşamın yüzeyinde açtığı o titreşim, varlığın kendisini daha canlı kılar.

 

Aşk, insanın kendisiyle kurduğu en dürüst karşılaşmadır.

Bir başkasına uzanırken, aslında kendi derinliğimizle yüzleşiriz.

Ve belki de en büyük mucize, bu yüzleşmeden korkmak yerine onu kucaklamaktır.

Rize Haber