Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BARIŞ MI, ÇARESİZLİK Mİ?

Trump dayattı; İsrail ile HAMAS arasında anlaşma imzalandı. 

Trump dayattı; İsrail ile HAMAS arasında anlaşma imzalandı. 

HABER/MAKALE:ADNAN ONAY

 

Anlaşma imzası için Mısır’da düzenlenen toplantı öncesi İsrail’e giden Trump, İsrail Meclisi’nde bir konuşma yaptı.

Yaptığı konuşma, saçmalıklarla dolu olduğu kadar da iğrençti. Katil Netanyahu’yu dakikalarca övdü. İsrail’e verdikleri silahları, İsraillilerin çok güzel kullandıklarını söyledi.

 

Düşünün; Gazze’ye Hiroşima’ya atılan bombanın on katı bomba atılmış, taş üstüne taş bırakılmamış, çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeden acımasızca 70 bin kişi katledilmiş, binlerce insan sakat bırakılmış, yüz binlerce insan evsiz, yurtsuz kalmış ama dünyanın kralı, bunu yapan katile övgüler düzüyor!

 

Çünkü buna mecbur…

 

ABD’nin başına kim geçerse geçsin, İsrail’i kendi devletleri gibi görmek zorunda. O nedenle ABD liderleri, İsrail’in katliamlarına gözlerini kapatmak bir yana, yaptıklarını başarı olarak överler. İsrail bir yerde zora girerse, duruma el koyup İsrail’in yarım bıraktığını tamamlarlar.

Ayrıca, Hiroşima’da, Vietnam’da, Irak’ta, Afganistan’da ve daha nice yerde yaptıkları dikkate alındığında, ABD acımasızlıkta İsrail’i aratmayacak bir ülke.

 

İyi biliyoruz ki; İsrail bir yerde hedefine ulaşamamışsa, dümeni tümüyle ABD ele alır ve İsrail’in eksik bıraktığını tamamlar. Bu kez İsrail’i eleştiren devletler dahi sesini çıkaramaz. Zira ABD, hepsinin efendisidir.

 

O halde; barış mimarı olarak ortaya çıkan böylesi bir ülkenin başındaki Trump’a Türkiye neden destek verdi? Akla ilk gelen soru bu..

 

Bunun tek bir cevabı var: Gazze’yi daha vahim bir gelecekten korumak, HAMAS’ın yok edilmesinin önüne geçmek için…

 

Eğer Gazze’de barış olmasa, Trump daha önce yapılacak olanların işaretini vermişti…

 

Hatırlayalım; Trump’un açıklamalarına göre HAMAS yok edilecek, Gazze’de sürdürülen soykırımdan arda kalanlar başka ülkelere göç ettirilecek, Gazze tümüyle ABD’nin kontrolünde, dünyanın gözdesi bir turistik bölge haline getirilecekti!

 

Trump’ın Gazze konusunda dünyanın önüne koyduğu iki seçenek vardı:

Birincisi, savaşları bitiren bir barış elçisi görüntüsüyle İsrail’i ayağa kaldıran rehineleri canlı kurtarmak, HAMAS elindeki İsrailli asker cesetlerinin teslimini sağlamak…

 

Bir diğer seçenek ise; HAMAS’ın buna yanaşmaması halinde rehinelerin de ölümüne karar vererek HAMAS’ı tünelleriyle birlikte yok etmek, Gazze’yi Filistinlilerden temizlemek…!

 

Eğer Trump ikinci seçeneği uygulamaya kalksa, kim buna mani olabilirdi?

Türkiye dahil kim, Gazze için ABD ile savaşmayı göze alabilirdi?

 

Bu tehlikeyi savuşturmakta tek umut, HAMAS’ın elindeki (ölü, diri) rehinelerdi. Zira, İsrail’in onayı doğrultusunda rehinelerin ölümüne yol açan bir çözüm yolu, Netanyahu’yu ülkesinde büyük zora sokacaktı. Üstelik ABD’nin ikinci planını gerçekleştirmesinin yüzde yüz garantisi de yoktu. ABD tüm gücünü kullansa dahi HAMAS’ı yok edemeyebilir, Gazze’yi boşaltmayı gerçekleştiremeyebilirdi.

Bütün bunlar dikkate alındığında, barışın önünde bir umut vardı.

Türkiye ve benzer ülkeler arabuluculuğa soyunup ABD’nin savaş planının yerine, Trump’ı barış kahramanı ilan edecek barış planının gerçekleşmesine yoğunlaştılar.

 

Biden ekibine karşı Trump’ı daha ehven gören ve (Türkiye’ye verdiği zararlara rağmen) onunla sürekli iyi ilişkiler geliştirmeye çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iyi ilişkileri barış için kullandı ve sonunda barış için adım atıldı…

 

Barışın ilk adımları, İsrail’den daha çok Filistin’e ,Gazze’ye yarar sağladı. Bombalamalar, katliamlar durdu; göç eden Gazzeliler yurtlarına dönmeye başladı, açlıktan toplu ölümlerle karşı karşıya kalan Gazze halkı gıda yardımlarına kavuştu. İsrail zindanlarına atılmış, işkencelerle tanınmaz hale gelmiş yüzlerce Filistinli serbest kaldı.

20 İsrailli’yi ve cesetleri teslim edip acılarla kıvranan Gazze’yi çok daha büyük yıkımlara yol açacak ABD saldırılarından kurtarmaktan, Gazze’yi bu derece sevindirmekten daha doğrusu ne olabilirdi?

 

Gelinen bu noktada, birçok kişi yaşananlardan HAMAS’ı suçluyor. Eğer Kassam Tugayları’nın 7 Ekim saldırıları olmasaydı bunlar yaşanmayacaktı diyerek HAMAS’ı eleştirenler var. Demek ki bunlar, gelişmelerden ve İsrail’in hedeflerinden habersizler..!

 

İsrail, Arz-ı Mevud hikayesine inanmış, sırtını ABD’ye yaslayan, her tür silaha ve güce sahip bir din devleti. Varlıkları, Tanrı’nın kendilerine vaat ettiğine inandıkları toprakları ele geçirmediklerinde yok olacakları düşüncesine dayalı. O nedenle amaçları adım adım, önce Filistin’i, sonrasında diğer ülkelerdeki toprak parçalarını ele geçirip buradaki halkları göç ettirmek.

Bunun ilk aşaması da Gazze’nin, Filistin’in Filistinlilerden temizlenmesiydi.

İsrail kurulduğu günden beri sürekli Filistin’de topraklarını genişletti, buradaki halkı sürgün etti.

ABD gücüyle işbirlikçi Arap devletlerini de yanına alarak Filistin Kurtuluş Örgütü’nü pasifleştirerek hedeflerini gerçekleştirme yolunda mesafe alınca, HAMAS ortaya çıktı ve Gazze’yi siyonizme karşı bir cihat alanı haline getirdi.

 

İsrail, önündeki bu engeli ortadan kaldırmak için Gazze’yi sık sık bombaladı, HAMAS’ın üst düzey üyelerine suikast düzenledi, üyelerinin çoğunu tutukladı ve adım adım Gazze’yi işgale başladı. Filistinlilerin evlerini gasp etti, direnenleri katletti.

 

İsrail’in hedeflerine ulaşmasını engellemek için her türlü silahlı eğitimden geçen HAMAS üyeleri, çeşitli ülkelerden silahlar temin ettiler. Savunmak için de ulaşılması çok zor tüneller inşa ettiler. Ve İsrail saldırılarına karşı silahlı direnişlerle karşı koydular. İsrail için tehlike unsuru haline geldiler.

 

HAMAS’ın varlığı, ABD payandası Arap devletlerince de tehlike olarak görüldü ve HAMAS bu ülke yöneticilerinin de düşmanı haline geldi. ABD devreye sokuldu ve (Filistin’in Filistinlilerden temizlenmesine yol açacak olan) İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında İbrahim Anlaşması yapıldı.

 

İşte 7 Ekim saldırısının nedeni bu gelişmeler…

 

7 EKİM’DE HAMAS’IN AMACI NEYDİ, NELER YAŞANDI?

 

İsrail’in Filistin’den sonraki hedeflerinin İran, Lübnan, Suriye (ve hatta Türkiye) gibi ülkeler olması üzerine bu ülkeler HAMAS’a çeşitli destekler verdiler. Tünellerin inşasında, roketler ve çeşitli silahlar noktasında HAMAS’a önemli yardımlar yapıldı. Örgüt üst düzeyi Suriye’den faaliyetlerini yürüttü.

Ve sonunda İsrail’e karşı büyük bir operasyon yapıp yüzlerce İsrailli’yi esir almaları halinde İsrail’in işgal ettikleri bölgelerden çekileceklerini hesap ettiler. Geçmişte esir alınan bir tek askerine karşılık zindanlara attıkları yüzlerce Filistinliyi bırakmak zorunda kalan İsrail’in, çaresiz şekilde HAMAS’ın elindeki rehineleri geri almak için her tür tavizi vereceğini sandılar. İsrail’in rehineleri kurtarmak için yapacağı saldırıları püskürteceklerine, İsrail’le savaş halinde de onları yeneceklerine inandılar…

 

Düşündükleri hiçbir şey gerçekleşmedi. İsrail rehineleri gözden çıkardı ve herhangi bir pazarlığı kabul etmeyerek Gazze’ye, HAMAS’a savaş açtı.

Belli ki İsrail, bu gelişmeleri yakından takip ediyor, her şeyini HAMAS’ı yok etmek, ona destek veren İran ve Lübnan Hizbullah’ına en sert şekilde cevap vermek için hazırlıklarını yapmıştı.

 

Gazze’yi bir cehenneme çevirdi, burada yeni silahlar denedi, akla hayale gelmeyen yasaklı bombalar kullandı. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden toplu katliamlara başvurdu. Hastane, okul vs. hiçbir ayrım gözetmeden her yeri yerle bir etti…

 

Bu arada İran’a, Lübnan’a saldırdı. Hizbullah üyelerinin ellerindeki telefonları patlattı, Nasrallah dahil bütün üst düzey üyelerini yok etti.

İran Cumhurbaşkanı Reisi uçak kazasına kurban gitti. HAMAS lideri Haniye ve İran’ın üst düzey birçok yöneticisi odalarında roketlerle öldürüldü.

Bütün bunlar gösterdi ki, İsrail yaşanacak bir savaşa HAMAS ve ona destek verenlerden çok daha hazırlıklıydı.

 

Şimdi de bu yaşananlar yetmemiş gibi ABD devreye girecek, İsrail’in yarım bıraktığını tamamlayacak, bölgeyi kan gölüne çevirecekti.

 

İşte barış denilen şey, bu çaresizliğin sonucu…

 

Bu şartlarda başka ne yapılabilirdi ki?

 

Bugün çaresizlikle imzalanan bu barış kimbillr belki de gelecekte İsrail’in sonunu getirecek bir ilahi planın parçası..

 

Veya çok daha kötü günlerin bir habercisi.

deneme bonusu veren siteler balmoral resort oslobet jojobet