Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BİR KİTAP:”BÜYÜK YABANCI”

BÜYÜK YABANCI: Dil, Delilik ve Edebiyat Üzerine Denemeler

BÜYÜK YABANCI: Dil, Delilik ve Edebiyat Üzerine Denemeler

ADNAN ONAY

 

Bu kitap Michel Foucault’un dil, delilik ve edebiyat arasındaki karmaşık ilişkileri sorguladığı, 2013 yılında, Foucault’nun ölümünden sonra yayımlanmış bir derleme.

 

Foucault’ un 1960’lı yıllarda verdiği konferanslardan, radyo konuşmalarından, notlardan ve çeşitli yazılardan oluşan bu eser Foucault’nun erken dönem çalışmalarında merkezi bir yer tutan dilin doğası, edebiyatın sınırları ve delilik kavramının tarihsel dönüşümlerini ele alıyor.

 

Bu kitap, Foucault’un iktidar, bilgi ve öznellik arasındaki bağları izleme çabasını anlamak için önemli bir anahtar sunmakta. Foucault, “büyük yabancı” terimiyle, dilin ve deliliğin modern toplumda ötekileştirilmiş doğasına işaret etmekte.

Ona göre; Edebiyat, bu yabancılığı kucaklayarak normatif dil kullanımlarını sorgular ve yeni bir öznellik alanı açar.

 

Kitap, özellikle Marquis de Sade, Hölderlin, Nietzsche, Blanchot ve Artaud gibi yazarlar üzerinden edebiyatın delilikle kesişimini incelemekte.

Foucault’ya göre delilik, toplumun akıl ve düzen normlarına uymayan bir “yabancı”dır; “Deliliğin nereden geldiği de nereye gittiği de bilinmez. Delilik yersiz,yurtsuz, imansız ve vicdansızdır.”(s38)

Edebiyat ise bu yabancılığı dile getirir ve normları altüst eder.

Özellikle Sade’in metinleri, dilin hem yıkıcı hem de yaratıcı gücünü ortaya koymakta.

Foucault, dilin yalnızca bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda bilginin, iktidarın ve öznelliğin üretildiği bir alan olduğunu savunur. Edebiyat, bu bağlamda, dilin kendi sınırlarını sorguladığı bir laboratuvar gibidir. “Edebiyat bizatihi, dilin içine oyulmuş bir mesafedir, sürekli arşınlanan ama gerçekte asla aşılamayan bir mesafe..”(s.64)

 

Modernitenin öznellik anlayışını eleştiren Foucault, edebiyat ve deliliği, akıl ve düzen normlarına karşı bir direniş alanı olarak görmekte.

 

Blanchot ve Artaud’nun eserlerinde, dilin kendini yok etme ve yeniden yaratma kapasitesini araştıran Foucault, daha sonra geliştireceği “söylem” kavramının erken bir biçimini bu metinlerde yansıtır.

 

Kitap, Foucault’nun tipik akademik yazılarından farklı olarak parçalı ve deneme formunda bir yapıya sahip. Konferans notları, radyo konuşmaları, makaleler ve yayımlanmamış metinlerden oluşan bu derleme, düşünürün fikirlerinin oluşum aşamalarını ham ve dinamik bir şekilde gözler önüne sermekte.

 

Bu kitap, Foucault’nun düşünce sürecini merak eden okuyucular için özellikle değerlidir, ancak metnin yoğun ve karmaşık yapısı sabırlı bir okuma gerektirir. Foucault’nun üslubu, her zamanki gibi hem poetik hem de keskindir. O nedenle; kitap, okuyucuyu alışılmış düşünme kalıplarını terk etmeye zorlamakta.

 

“Büyük Yabancı”, Foucault’nun Deliliğin Tarihi’nde geliştirdiği delilik kavramını edebiyatla ilişkilendirerek genişletmekte ve Kelimeler ve Şeyler’de ele aldığı dilin epistemolojik dönüşümleriyle bağlantı kurmakta.

 

Kitap, aynı zamanda Foucault’nun 20. yüzyıl edebiyat teorisine katkılarını gözler önüne sermekte. Roland Barthes, Maurice Blanchot ve Jacques Derrida gibi çağdaşlarının çalışmalarına paralel olarak, Foucault edebiyatı bir metinler sistemi değil, bir deneyim ve sorgulama alanı olarak ele almakta ve bu yaklaşımı, postyapısalcılık ve postmodernizmle ilişkilendirilen düşünce akımlarına önemli bir katkı sunmakta.

 

Foucault’nun felsefesine aşina olan okuyucular için daha kolay erişilebilir olsa da, “Büyük Yabancı” dil, edebiyat ve delilik kavramlarına ilgi duyan herkes için zengin bir okuma sunmakta.

Akademisyenlerden edebiyat eleştirmenlerine, felsefe meraklılarından modern düşünce tarihine ilgi duyanlara kadar geniş bir kitleye hitap eden bu eser, yoğun üslubu nedeniyle dikkatli bir okuma gerektiriyor. Doğrusu okumakta epeyce zorlandım ve yer yer başka kaynaklara başvurdum.

 

Sonuç olarak; “Büyük Yabancı”, dilin, deliliğin ve edebiyatın kesişim noktalarında gezinen provokatif bir düşünce yolculuğu olarak görülmeli. Derlenen açıklamalar Foucault’nun erken dönem felsefi projesinin izlerini taşırken, ne şekilde edebiyatı bir özgürleşme ve sorgulama aracı olarak gördüğünü ortaya koymakta.

 

Okuyucuyu kendi yabancılığıyla yüzleşmeye ve dilin, aklın ve toplumun sınırlarını yeniden düşünmeye davet eden bu eser, hem bir giriş kapısı hem de derin bir sorgulama alanı..

deneme bonusu veren siteler balmoral resort oslobet jojobet