Tayyar, sürecin detaylarını değerlendirirken, AKP’ye yakın kulis bilgilerine de yer verdi. “Çözüm süreci başarıyla sonuçlanır, PKK tamamen tasfiye edilirse DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na katılma ihtimali oldukça yüksek” diyen Tayyar, bu olasılığın son dönemde artan diyaloglarla birlikte güçlendiğini dile getirdi.
Siyaset Yeni Bir Döneme mi Giriyor?
DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na olası katılımı, Türk siyasetinde taşları yerinden oynatacak bir gelişme olabilir. Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çözüm sürecine yeşil ışık yakan açıklamalarının ardından gelen bu iddia, ittifak dengelerinde yeni bir sayfa açılabileceğine işaret ediyor.
Şamil Tayyar’ın açıklamaları şu şekilde:
“Sürecin başarı katsayısına göre çok şey değişir. Başarılı olursa, siyasete yansıması farklı olur. Başarısızlıkla sonuçlanırsa farklı olur.
Pozitif tarafından bakarsak, terör bitti ve PKK’nın fesih kararı her yönüyle uygulanırsa, YPG diye bir şey kalmazsa ve Türkiye bu terör belasından tümüyle kurtulursa, önümüzdeki 2 yılda böyle bir huzur tablosunda siyasi paradigmalar tamamen altüst olur.
Birincisi DEM Parti dönüşür, artık Kandil’in değil doğrudan İmralı’nın yönettiği bir parti haline gelir. Abdullah Öcalan siyasetin içinde olmaz ama DEM’i yöneten kişi olur. Kadrolarını ve politikalarını Öcalan belirler.
Bununla birlikte Türk solu ile bir ayrışma başlar diye düşünüyorum. DEM içinden çözüm sürecine ilişkin en sert çıkışlar Türk solundan geliyordu. Türk solunun artık bu saatten sonra DEM’in muhalefet edemeyeceği ve DEM ile birlikte yürünmesi halinde sorun yaşanacağını artık onlar da kabul ediyorlar.
Türkiye İşçi Partisi’nin öncülüğünde yeni bir sol cephe oluşturalım şeklinde konuşuyorlar ve ben bunun hayata geçme ihtimalini yüksek görüyorum. DEM , Türk solundan ayrılır ve o prangadan kurtularak kendine özgü bir parti haline gelir, ipler de tamamen İmralı’nın elinde olur.
Bu ilişki elbette DEM’e yeni bir siyasi pozisyon da kazandırabilir. Çözüm süreci başarıya ulaştığında, Cumhur İttifakı’nın muhtemeldir ki yeni bileşeni olma ihtimali yüksektir. Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, şu ana kadar çözüm sürecinin herhangi bir evresinde, bu süreçle ilgili belli koordinatlar belirlenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresiyle ilgili bir Anayasa değişikliği ya da seçim kararıyla ilgili hiçbir mevzunun konuşulmadığını biliyorum. Bunun hiçbir şekilde gündeme gelmediğinin çok net şekilde altını çizebilirim.
Bu çözüm süreci başarıya ulaşır, DEM Parti de Cumhur İttifakı’nın bir bileşeni haline gelirse, kuşkusuz belli konularda bir işbirliği ve siyasi ortaklık söz konusu olabilir. Bunlar ileride doğabilecek durumlardır.
Bu gelişmeler, CHP’nin gelecekle ilgili siyasi projeksiyonunu tamamen değiştirir. Çünkü DEM ile kurduğu ilişkiyle belediyeleri kazanmıştı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili hayallerini süsleyen ana taşıyıcı unsurlardan biri DEM olmuştu. Şimdi DEM Parti pozisyon değiştirdiğinde, CHP’ye yeni partnerler gerekiyor. Çünkü DEM olmadan yüzde 50’yi geçme ihtimali yok denecek kadar azalır ve bu durum CHP’yi, DEM dışında yeni arayışa zorlayabilir.
Ben, çözüm süreci nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın milliyetçi cephenin oluşacağını düşünüyorum siyasette. İYİ Parti, Zafer Partisi ve belki biraz daha kapsam genişleyerek milliyetçi muhafazakar bir ittifak haline gelebilir Yeniden Refah Partisi’ni de içerisine alarak.”
kaynak: millinizam.com