Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Değerli grubumuz ve grubumuzu Türkiye’nin dört bir yanından onurlandıran çok değerli konuklarımız, belediye başkanlarımız, örgüt temsilcilerimiz, sesini buradan duyurmak için Cumhuriyet Halk Partisi grubuna gelen sivil toplumdan, meslek örgütlerinden, derneklerden çok değerli temsilciler, bizleri televizyonları başından ya da radyolarından takip eden çok kıymetli vatandaşlarımız, hepinizi sevgi ile selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Cumhuriyet Halk Partisi ailesi büyümeye devam ediyor. Partimize bugün emek mücadelesinden gelen iki önemli isim katıldı. Biraz önce yukarıda kendilerini ağırladık, rozetlerini taktık. Birleşik Kamu-İş’in önceki dönem Genel Başkanları Sayın Mehmet Yeşildağ ve Sayın Hasan Kütük’e ‘Baba ocağına hoş geldiniz’ diyorum. Hoş geldiniz değerli Genel Başkanlarım. Her iki isim de Eğitim-İş’in kurucuları arasında. Hem eğitimci, hem sendikacı olarak işçiler ve memurlar için çok büyük mücadeleler verdiler. O süreçleri tamamlandı. Şimdi siyasete katkı vermek üzere Cumhuriyet Halk Partisi’ndeler, baba ocağındalar. Kendileri ile birlikte daha güçlüyüz. Her iki Genel Başkanımızı da kutluyorum, ‘Hoş geldiniz’ diyorum” dedi.
TÜM SAĞLIK VE KAMU EMEKÇİLERİNİN ARKASINDAYIZ”
“Sendikal mücadele gibi her alandaki mücadele çok kıymetli. Kamu emeklisi veteriner hekimler ve eczacılar aramızda. Sağlık hizmetleri sınıfında hep birlikte omuz omuza görev yaptıkları tabiplere, diş tabiplerine 2018 yılında sağlanan ilave emeklilik ödemelerinden kendilerinin de yararlanmasını istiyorlar. Ayrıca veterinerler için şunu söylemeliyim. Covid-19, veterinerlerin önemini bütün dünyaya gösterdi. Koronavirüsler veterinerlerin uzmanlık alanları. Ama maalesef o dönemde oluşturulan Bilim Kurulu’nda dahi temsil edilmediler. 2008 yılında ellerinden fiili hizmet zamları alınmıştı. Bunu, yılda 60 günlük fiili hizmet zammını ayırt etmeden sahadaki tüm veterinerler için talep ediyorlar. Eczacı meslektaşlarım ise Türk Eczacıları Birliği’nin götürdüğü büyük bir mücadele ile Türkiye’nin dört bir yanında insanları yaşatmak için onların da yaşamaları gerektiği gerçeğini unutmayan dayanışmaları ile haklarını arıyorlar. Biz de meslektaşlarım eczacıların, veterinerlerin, tüm sağlık emekçilerinin, tüm kamu emekçilerinin mücadelelerinin önünde saygı ile eğiliyoruz ve sonuna kadar arkalarındayız.”
“MUHALEFET OLARAK BİR VE BİRLİKTE OLMAMIZ GEREKTİĞİNİ TEYİT ETTİK”
“Son grup toplantımızın ardından siyasi parti ziyaretlerimizi sürdürdük. Bir önceki hafta DEVA Partisi’nin, Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin sayın genel başkanlarına hem hayırlı olsun ziyaretlerimizi yapmıştık hem de kendileriyle gündelik siyaseti ve muhalefete düşen müşterek sorumlulukları konuşmuştuk. Bu hafta da Gelecek Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu, Türkiye İşçi Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Sayın Erkan Baş’ı genel merkezlerinde ziyaret ettik. İYİ Parti’nin Sayın Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu ve heyetini; İYİ Parti’yi, genel merkezimizde kabul ettik. Muhalefetin parçalanmaya çalışıldığı, muhalefetin ağır bir saldırı altında olduğu, yargı sopasının ellerinde olduğu, tüm imkanlarla, maddi – manevi, rasyonel – irrasyonel, yasal – yasadışı, görünen – yer altı her türlü faaliyetle muhalefete saldırdıklarını, ama bizim bir ve birlikte olmamız gerektiği konusunda ortak mutabakatımızı bir kez daha hem de tüm görüşmelerden sonra basının önünde de teyit ettik. Ben kendilerine partimizin içinde bulunduğu Cumhurbaşkanlığı adayı belirleme sürecini, ön seçimi, bu sırada sandık görevlilerimizin nasıl hazırlandığını, genel seçim için mayıs ve haziran ayında yapacağımız tatbikatla bir sabahın erken saatinde nasıl sandık başına gidip, sandık görevlilerini sandığın başında fiilen bir tatbikatla sınayacağımızı, Türkiye’nin yarınlarını nasıl yöneteceğimizi ifade ettiğimiz geleceğin iktidar programı, hükümet programına evrilecek parti programımızla ilgili 973 ilçeden, 81 ilden gelen verileri nasıl derlediğimizi, nasıl yoğun bir çalışma içinde olduğumuzu, önümüzdeki günlerde bu parti programını nasıl değiştirip, bütün Türkiye’ye nasıl tüm sorun alanlarındaki çözüm önerilerimizi ifade edeceğimizi ve aday belirleme sürecini, bu süreçte karşılaştığımız yargı tacizlerini, hukuki durumu, partimize yapılan saldırıları, hepsini uzun uzun konuştuk. Sağ olsun tüm sayın genel başkanların harika ev sahiplikleriyle, deneyimleriyle, katkılarıyla tek hedefin bu ülkeyi tekrar hukuk devletiyle, gerçekten adaletle, hem mahkemedeki adaletle, hem ekonomik adaletle tanıştırmak gerektiği noktasında birbirimize çok kıymetli katkılarda bulunduk
Onların çok değerli görüşlerinden istifade ettik. Bundan sonra da siyasi partileri ziyaret etmeye, bu temasları sürdürmeye, muhalefeti bir ve bütün halinde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurulduğu gün olduğu gibi, 31 Mart’ta olduğu gibi bugün de Türkiye’nin birinci partisi olduğunun bilinciyle kimseyi itmeden, kenara ayırmadan, unutmadan, geride bırakmadan, yalnızlaştırmadan, asla kibre kapılmadan bir büyük mücadeleyi hep beraber vermeye kararlıyız. Bu noktada muhalefetin farklı renkleri, farklı tespitleri, farklı sözleri olabilir. Ama ortak hedef gönlünde vatan, millet, bayrak sevgisi olan, bu ülkenin kurucu kadrolarına ve kuruluş felsefesine itirazı olmayan, bu ülkenin geleceğinin demokraside olduğunun, bu ülkenin yeniden kalkınmasının mutlaka ve mutlaka güçlü bir Meclis eliyle olacağının, bu ülkenin güçlü yol yürüyüşünün mutlaka hukukun üstünlüğüne inananlar tarafından yönetilmesiyle olduğunun ve bu ülkenin 100 yıl öncesindeki gibi kurtuluşunun ve kuruluşunun bir kez daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde olacağının altını kalın çizgilerle çiziyoruz.”
“BİR GENEL BAŞKANI İÇERİDE TUTMAK TEPEDEKİNİN ACİZLİĞİDİR”
“Bu hafta sadece üç genel başkanı ziyaret etmedim, dört genel başkanı ziyaret ettim. Ama bunlardan biri maalesef Silivri Cezaevi’ndeydi. Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettim. Orada konuştuk. Çıktığımızda ifade ettim; tam bir yetkisizlik. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın yaptığı iş aslında İstanbul ile hiç ilgisi olmayan, Antalya’da olmuş ve Ankara’da ikamet eden birinin suçlandığı meselede İstanbul’dan tutuklama kararı çıkarmak. ‘Olmaz bu’ dedik. Cezaevi çıkışında da ifade ettik ve sonra mahkeme karar verdi. Dedi ki Ümit Özdağ için ‘İstanbul’daki mahkemeler yetkisizdir. Biz yetkisiziz’ dedi. ‘İddia edilen suç, işlendiyse Antalya’da işlenmiş. Kişi Ankara’da ikamet eder. Ne işi var İstanbul’da?’ dedi. Bunu bana sormuyor, bunu Akın Gürlek’e soruyor. Bir partinin genel başkanını, bu Meclis’in önceki dönem milletvekilini; Ümit Özdağ’ı Ankara’da yemek yerken İstanbul’dan verdiği talimatla gözaltına aldıran, polis arabasına bindirten, İstanbul’a kadar gözaltı şartlarında götüren, nezarethaneye koyan, sabaha kadar tutan, ertesi gün getiren, tutuklayan kişinin yaptığı işin yetkisiz olduğunu söyledi. O da biliyordu yetkisiz olduğunu. O yüzden tüm bu işlemleri yapıp, tutuklamayı Kayseri’deki bir olay üzerinden yapmıştı. Şimdi onu bekliyoruz. Tweetlerin sekizi milletvekiliyken atılmış; yetki Ankara’da. Kayseri’deki olaysa; yetki Kayseri’de. Şimdi öbür mahkeme de ‘Bunda yetkisizsin’ diyecek. Ama bir Sayın Genel Başkan’a yapılan itibar suikastına, Sayın Genel Başkan’ın partisini insanların gözünün önünde küçük düşürme çabalarına hepimiz şahitlik ettik. Ben orada Sayın Genel Başkan’a da söyledim. Genel başkanların hukuku diğer genel başkanlara emanettir. Grup başkanvekillerinin hukukunun grup başkanvekillerine, milletvekillerinin hukukunun milletvekillerine emanet olduğu gibi. Bir genel başkan dün partisinin kurultayını yapacak. Orada esecek, gürleyecek. Onunla rekabet eden birini de içeride, zindanda tutacak. Bu ne içerdekinin kusuru, ne bizlerin kusuru. Bu, tepedekinin korkaklığı ve acizliğidir. Başka bir şey değildir.”