Makale: Adnan ONAY
İnsan, tanrılara, Tanrı’ya, onlarla birlikte ortaya çıkan dinlere inanmaya yatkın bir varlıktır. Zira, insan yalnızca kendi varoluşunu, dışındaki evrenin varlığını düşünse dahi zayıflığını, acizliğini anlar ve kendi dışında yüce güçlerin olduğuna inanır.
Yapılan araştırmalarda insanda inanç genlerinin olduğu yönündeki tespitleri bir yana bıraksak dahi insan üstü güçlere inanmamız kaçınılmaz olurdu, İbn Tufeyl’in o meşhur felsefi romanı “hay bin yakzan” da olduğu gibi insan akılla Tanrı’nın varlığına inanabilir.
İşte insanın oluşum süreci ve evren karşısındaki hayretinden doğabilecek inanç, kişinin tanrılara, batıl inançlara, dinlere kolaylıkla inanmasına da imkan sağlar. O nedenle Allah, Kur’an’da sürekli “akletmez misiniz” hitabında bulunur. Akıl, tevhidden sapmayı önleyen yegane şeydir. Akletmeyenler din adına türlü saçmalıklara inanabilirler.
Buradan şu çıkarımı yapmak mümkün: Batıl inançla/Kur’an dışı inançla, akıl sağlığı arasında kuvvetli bir bağ vardır. Akıl sağlığı yerinde olmayanlar daha kolay inanırlar ve onlar kendilerine öğretilen dinlere, inançlara kolayca bağlanırlar..
Bugün müslümanım diyen, hatta çok dindar olduğuna bizleri inandıran birçok kişi eğer bir Hıristiyan ülkesinde doğsa iyi bir Hırıstiyan, Hindistan’da doğsa iyi bir Budist veya doğduğu yere göre göre şamanist, animist vs.vs olurdu.
Onların inançlarına baktığınızda nice akıl dışı şeylerle karşılaşırsınız.Bize garip gelen nice şey onların kutsalı durumundadır ve onları baş tacı ederler.
İşte çok ilginç ki, o gibi toplum içerisinde önemli yeri olan yüzbinlerce insan bizlerin çok saçma gördüğü o gibi şeylere inanıyor. Belirttiğim gibi bu tip insanlar kendi işlerini yapabilen, belki de zeki insanlardır ancak akıllarını kullanamayacak durumda oldukları ve ruhsal durumları içinde yaşadıkları dine veya benzerlerine inanmaya yatkın olduğu için bu gibi şeyler onlara garip gelmiyor, kendilerini bağlandıkları şeyle bütünleştirebiliyorlar.
Ben, öncelikle din sorgulamasında aklını kullanmayan ancak toplumda dindar kabul edilen, bu konuda ağzı laf eden, hatta saygınlığı olan kişilere akıl sağlığı yerinde olmayan kişiler olarak bakıyor ve onlarla tartışmaktan uzak durmaya çalışıyorum.
Önerim: sizler de o tip kişilere öyle bakın…İnanın, onlar tedavide geç kalmış kişilerdir. Toplumun onları gerçeklerle yüzleştirecek durumda olmayışı, bu tip kişileri tedaviye ihtiyaçtan alıyoymaya yol açmıştır.
Ateistler de muhtemeldir ki bu akıl dışı yönelişlere bakarak topyekün din olgusuna karşı çıkmışlardır.