Makale:Adnan ONAY
Rize’deki bazı okullarda yaşanan taciz olayları üzerine birkaç şey yazmak istedim;
Cinsel tacizlerin sadece eğitimsiz toplumlarda ortaya çıktığı sanılır, oysa medyaya düşen haberlere bakılırsa gerçek hiç de öyle değil. Bu tür sapıklıklar yalnızca eğitimsiz toplumlarda değil, eğitimli toplumlarda da fazlasıyla var.
Aradaki fark; eğitimli toplumlarda tacizin kaba taciz şeklinde algılanması. Kimi ahlaki değerler aşınınca tacizin sınırları da git gide daralıyor. Magazin dünyasında yaşananlar buna bir örnek.. Örnekleri çok daha çoğaltmak mümkün.
Özetle; tek taraflı olarak, karşıdakinin istemediği en basit cinsel müdahale dahi tacizdir. Bunun için cinsiyet farkı da şart değil. Hemcinsler için de durumun tespiti aynıdır.
Elbette tacizin hafif veya ağır olabilmesi söz konusudur. Eşitler arası olsa da emrinde çalışan birine yönelik taciz aynı zamanda makamı da istismardır. Bu tür olaylar farklı cinslerin aynı ortamda çalıştığı iş yerlerinde fazlasıyla yaşanabiliyor. Rize’de bazı hastanelerde yaşanan ve basına da yansıyan olaylar bunlardan bazıları..
Bana en iğrenç gelen taciz şekli ise her tür eğitim kurumlarında yaşananlar.. Buralarda yaşananların bazıları üzülerek belirtmeli ki, tecavüze kadar uzanabiliyor..
Düşününüz, çocuğunuzu bir eğitim kurumuna veriyorsunuz, oradaki bir sapık eğitmen çocuğunuza tacizde bulunuyor. Bunu yaparken de muhtemeldir ki öğrencinin çeşitli gerekçelerle bunu açığa çıkarmayacağını hesap etmektedir. Kimi üniversitelerde kız öğrencilere not rüşvetiyle tacizde bulunmaya kalkan hocaların olduğu bilinen bir gerçek.
Maalesef, okullardaki taciz konuları ilkokullara kadar inmiş durumda. Bu tip olayların Rize’mizde de yaşanır olması ise daha çok öğrenci velileri, aileler açısından endişe verici!
O nedenle bu gibi olayların açığa çıkarılması, önlenmesi açısından son derece önemli. Şu veya bu nedenle olayların üzerini kapatmak tacizciye göz yummak olduğu gibi yenilerine de kapı aralamak demek.
Okul yetkilileri, şehrin idarecileri bu çirkin lekenin yayılmaması ve kendilerini de zora sokmaması için bu tür olayları gizli tutmak isterler.
Bu davranış şekli doğru değil, ancak kendileri açısından anlaşılabilecek bir şeydir.
Bunu anlıyoruz da, toplumdan gizlenen kötü ve yanlış şeyleri açığa çıkarma görevi olan basına, medyaya ne oluyor ki bu gibi olaylara karşı “görmedim, duymadım” pozisyonu takınıyorlar?
Olayların yaşandığı kurum ve kuruluşları rencide etmeden bu tip olayların üzerine gitmek basının/medyanın sorumluluğunun da ötesinde, her şeyden önce bir vatandaşlık görevi..