ADNAN ONAY
111 yıl önceki Sarıkamış Harekâtı, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun Ruslara karşı Kafkas Cephesi’nde giriştiği en trajik operasyonlardan biri olarak tarihe geçti ve özellikle kış şartlarının yol açtığı ağır kayıplar nedeniyle yıllardır tartışılıyor.
Sarıkamış Harekâtı, Birinci Dünya Savaşı’nın Kafkas Cephesi’nde Osmanlı ordusunun Rus kuvvetlerini kuşatarak imha etmeyi amaçlayan iddialı bir taarruz girişimiydi ancak stratejik ve taktik hatalar zinciriyle ağır bir yenilgiye dönüştü.
Enver Paşa’nın doğrudan komuta ettiği operasyon, kağıt üzerinde cesur bir kuşatma planına dayanıyordu; üç kolordunun Allahuekber Dağları’nı aşarak Sarıkamış’ı ele geçirmesi ve Rusları çembere alması hedefleniyordu. Fakat bu planın uygulanmasındaki kritik yanlışlar, harekâtı felakete sürükledi.
En belirgin stratejik hata, harekâtın zamanlamasıydı; Aralık sonu ve Ocak başında, Doğu Anadolu’nun en sert kış şartlarında başlatılması, askerlerin donma ve hastalıkla mücadele etmesine yol açtı. Enver Paşa, önceki Hasan İzzet Paşa’nın kış taarruzuna karşı çıkan görüşlerini göz ardı etti. Şartların uygun olmadığını belirten Alman askeri danışmanı Liman von Sanders’ın “imkânsız” uyarısını da dikkate almadı, harekatı hızlandırdı. Zor kış şartlarında yüksek rakımlı dağ geçitlerinde cebri, uzun yürüyüşler, birliklerin güçsüz kalmasına neden oldu. Lojistik yetersizlikler de yenilgide büyük rol oynadı; askerlerin çoğu yazlık üniformayla cepheye sevk edilmiş, kışlık giyecek, erzak ve cephane eksikliği yaşanmıştı. İkmal hatları uzundu, denizden ikmal için gelen gemiler Ruslar tarafından batırıldı. Birlikler arasında koordinasyon sağlanamadı; haberleşme sınırlıydı, emirlerin gecikmesi ve kolorduların senkronize hareket edememesi, kuşatma planını bozdu. Özellikle 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey’in plan dışı hareketleri –kaçan Rus birliklerini takip ederek kuşatma hattını gereksiz yere genişletmesi– başarı şansını yok etti ve binlerce askeri daha zorlu rotalara yönlendirdi.
İstihbarat hataları da etkiliydi; Rus kuvvetlerinin gücü hafife alındı, Sarıkamış’ın savunmasız olduğu varsayımı kısmen doğru olsa da gecikmeler Rusların takviye toplamasına zaman verdi. Enver Paşa’nın aceleci emirleri, birliklerin dinlenmeden savaşa sürülmesi, ani hava değişikliklerine ve Rus karşı taarruzlarına karşı yedek kuvvet bırakılmaması, yenilgiyi derinleştirdi.
Sonuçta bu hatalar, Osmanlı ordusunun büyük kısmının soğuk, açlık ve tifüs gibi nedenlerle kaybetmesine neden oldu. Onbinlerce askerimiz şehit oldu. Şehitlerimizin bir çoğu defnedilemeyip, arazide kaldı. Şehit sayımız tarihçilere göre ürkütücü boyutta.Şehitlerimizin sayısı konusunda bazıları 90 bin gibi yüksek rakamlar telaffuz ederken, resmi ve akademik çalışmalar genellikle daha düşük sayılar veriyor ancak o rakamlar da az değil. Sayılardaki farklar ise kayıpların şehit, yaralı, hasta, esir ve firari olarak ayrımından, dönemin kayıtlarının eksikliğinden ve propaganda etkilerinden kaynaklanıyor.
Halk arasında ve bazı medya anlatılarında en yaygın rakam 90 bin şehit olarak kabul ediliyor. Batılı kaynaklar, örneğin Fransız tarihçi Maurice Larcher gibi isimler, Osmanlı mevcudunu abartılı şekilde 150 bin kabul ederek 90 bin ölü ve onlarca bin esir iddiasında bulunmuş. Bazı Rus kaynakları da benzer yüksek rakamlar vermiş, bu da zamanla Türk kamuoyunda yerleşik hale gelmiş.
Tarihçilerin büyük kısmı ise 90 bin iddiasını abartılı ve mesnetsiz buluyor. Mareşal Fevzi Çakmak’ın araştırmalarına göre toplam kayıp 60 bin civarında; bunun önemli kısmı donma, hastalık ve çatışma sonucu. Hafız Hakkı Paşa’nın raporlarında ölenlerin 30 bin civarı olduğu, bunların 10-15 bininin donma sonucu olduğu ifade ediliyor. Genelkurmay arşivleri ve Harp Encümeni tespitlerine dayanan çalışmalarda şehit sayısı, 23 bini cephede, kalanlar geride olmak üzere toplam 33 bin şehit, artı 7 bin esir ve 17 bin yaralı/hasta ile toplam kayıp 57 bin. Tarihçi Murat Bardakçı gibi isimler, 90 bin söylentisinin Enver Paşa karşıtı propaganda ve esir subay hatıralarından türediğini, gerçek şehit sayısının çok altında olduğunu savunuyor.
Sonuçta; Farklı görüşler olsa da ortak nokta, binlerce askerin vatan için fedakârlıkla hayatını kaybettiği ve bu trajedinin Türk tarihinde derin bir iz bıraktığı.
Allah şehitlerimize , gazilerimize rahmet eylesin..
