Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Adnan ONAY
Adnan ONAY

FAİZ VE ENFLASYON

 

Kur’an’da ribanın haram olduğunun belirtilmiş olması günümüzde faiz tartışmalarının ana kaynağını oluşturmakta.

Riba, tefecilik olarak tanımlanabilecek Arapça bir kelime. Zira, Kur’an’da Ribadan kat kat arttırmak şeklinde bahsedilmekte.

Riba, (kanaatimce) paranın veya malın değer kaybının telafisi için yapılan eklentiyi değil, değer kaybının üzerinde alınan miktar olarak düşünülmelidir.
Bu şekilde haksız bir kazanç elde edilmiş olur ki bu tür işlemde veya ticarette elde edilen kazanç sömürücü kazançtır. Kur’an’da birkaç farklı ayette (Âl-i İmrân-130, Nisâ-161, Bakara-275) ribadan bahsedilir ve kınanır. Ayrıca birçok hadiste de bundan bahsedilmektedir.

Para da bir maldır ve malın değerinin korunması amacıyla paradan alınan enflasyon farkı bir gelir oluşturmaz. Burada ribanın ortaya çıkması için (Kur’an’nın belirttiği gibi) kat kat olması, yani güncel değerinin üzerine çıkması gereklidir.

Bu açık durum islam dünyasında farklı şekillerde tartışıldığı için müslümanlar şüpheden kaçma adına borç/kredi alış verişlerinde değeri değişmeyen veya az değişen dolar veya altın gibi şeyleri ölçü kabul etmektedirler. Bazı kurnaz kişiler ise bunlardan daha çok artış kaydeden çimento, demir vs. gibi şeyleri ölçü tutarak borç vermekteler. Yani sabit değerli şeyler üzerinden verilen borçlarda türlü entrikalar söz konusu. Ancak, nedense hiç kimse bu durumu yargılamıyor, konu etmiyor..!

Düşünün; birine TL. üzerinden borç/ kredi verip enflasyon miktarı kadar fark aldığınızda bu kimilerince faiz görülüyor ama aynı kişiyi altın, dolar veya başka metalar üzerinden borçlandırıp o kişi üzerinden enflasyondan kat kat daha yüksek bir gelir elde ettiğinizde bu faiz görülmüyor.!

Oysa, bu durum sadece kişiler arasındaki borç alış-verişini ilgilendirmiyor, ölçü olarak kabul edilen sabit metanın ülke parasının önüne geçmesine ve enflasyonu körüklemesine de yol açıyor. Bundan tüm ülke zarar görüyor.

Bu durum dikkate alınmış olmalı ki para sahiplerinin kayıplarını önlemek için paranın değer kaybı yani enflasyon farkı aynı zamanda sabit bir metaya yani dövize bağlanmış, kur korumalı mevduat hesabı gibi yeni bir enstrüman ortaya atılmıştır.
Yani halkın borç vermede yaptığı kurnazlığı bu kez devlet yapmıştır.

Bankaya yatırdığın TL,’yi önce döviz türünden bir değere bağlıyorsun, sonra da paranı aldığında onu yeniden o değere( dövize) çeviriyorsun. Böylece faiz ortaya çıkmış olmuyor!
Ayrıca, devlet para sahiplerine daha üst bir imkân sunarak, faizin dövizden daha yüksek olması halinde paranı faiz miktarı üzerinden TL. olarak geri alabiliyorsun..

Banka faizinin dövizin üzerinde seyretmesinin anlamı; enflasyon miktarının döviz değerinin üzerinde olması demek.
Buradan baktığımızda paranın değerini değiştiren ana unsurun enflasyon olduğu ortaya çıkar.

FAİZ Mİ ENFLASYON MU?

Ekonomik değerleri belirleyen ana unsur enflasyon ise İslamın en önemli unsurlarından biri olan kıyasa göre paranın değer kaybının önlenmesi yani enflasyon farkı değil, onu ortaya çıkaran enflasyon haram olmalıdır!(Bu kıyası yapmak için fakih olmaya gerek yok, biraz ekonomi bilmek yeterli)
Nedense hiçbir kimse bunun üzerinde durmamaktadır. Oysa, her şeyi alt üst eden şey enflasyondur.

Faiz diye tanımlanan enflasyon farkını da enflasyon doğurmakta ise enflasyon haram görülmeli değil midir?

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER