Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

HANGİ CHP’YE İHTİYAÇ VAR?

Makale: Hüseyin ALPAY İmam Ali’ye “Neden durgunsun?” diye sorduklarında, “Yol

Makale: Hüseyin ALPAY

İmam Ali’ye “Neden durgunsun?” diye sorduklarında, “Yol uzun, düşman hileli, dostlar cahil” cevabını vermiş.

Son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin yargıya intikal eden Büyük Kongresinin iptali üzerine ortaya çıkan tartışmalar, İmam Ali’nin bu cevabını aklıma getirdi. Siyasetin bu kadar kirlendiği, birileri eliyle algı malzemesi haline getirildiği böylesine bir dönem daha önce yaşandı mı bilemiyorum. Yaşım itibariyle daha önce görmediğim bir siyasi kirliliğin farkındayım ama.

Partinin önceki genel başkanı ve 2023 Haziran ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adayı Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde yaratılmak istenen algı çalışmaları, bahsettiğim kirliliğin en somut örneklerinden biri. Genel Başkanlığı döneminde çokça eleştirdiğim Kılıçdaroğlu’na çok fazla haksızlık ettiğimi(zi)n farkına varmamız geç oldu. Dürüstlüğü konusunda kimsenin yarışamayacağı Kemal Bey’i “Mutlak Bultan Davası”nın tetikleyicisi, AK Parti ile işbirlikçisi olarak göstermek isteyen algıcılar, televizyon ekranlarını parsellediler, haysiyet cellatlığında birbirleriyle yarıştılar.

Kılıçdaroğlu’nun yaşanan süreçte partinin kamuoyu önünde daha fazla yıpranmaması için “sessiz” kalmasını “farklı” yorumlayanların sergilediği ve alçaklık boyutuna ulaşan komplo teorileri İmam Ali’nin, “Yol uzun, düşman hileli, dostlar cahil” kırgınlığıyla verdiği sessizlik cevabının Kemal Bey’deki izdüşümüydü aslında. Edepli bir sessizliğin isyankar yansımasını, Kılıçdaroğlu’nun vakur duruşunda gördü herkes.

Akademisyen Ayfer Karakaya, 24 Ekim’e ertelenen dava sonunda, “Kılıçdaroğlu hani iktidarla anlaşmıştı? Hani iktidarın amacı Kemal Bey’i yeniden başa getirip hızla erken seçime gitmekti? Bu tür iddiaları ve komplo teorilerini yayanlar, beyinsiz bazı insanları bunlara inandırıp partinin eski genel başkanını linçletenler, hakikaten rezilsiniz.” diye yazmaktan kendini alamadı. Karakaya’nın vurguladığı “rezillik” işin sadece Kılıçdaroğlu boyutunu vurguluyor.

CHP’den AK Parti’ye geçen belediyelerin sayısı çiftli rakamlarda. CHP’yi yönetenler bunun gerekçesini nasıl açıklarsa açıklasınlar, ortada gemiyi terk eden başkanlar var ve bu öyle kolay geçiştirilecek bir durum değil. Mahkemelere yansıyan yolsuzluk davalarının tapelerinde geçen diyaloglar yüz kızartıcı. Evet, elbette davaların siyasallaştığı mutlak bir gerçek. Lakin o tapelerdeki konuşmalar, para alışverişleri de yok sayılamaz. Televizyon ekranlarında delege pazarlığı yapanların anlatıldığı; “aldım, verdim, verdiler, dağıttım” şeklindeki sözlerle bu ayıpların ifade edildiği yayınlar herkesin malumu.

“Rezillik” boyutunun CHP’de zirve yaptığı bir dönemde partiye umut bağlayan milyonlarca seçmenin de gönlü kırık. Ekonomik krizin can yaktığı, bütün toplum kesimlerinin birçok konuda mağduriyetler yaşadığı, milyonlarca işsizin, tahsil hayatına parasızlıktan devam edemeyen binlerce gencin, kısaca umudunu kaybetmiş koskoca bir ülkenin “tek çıkış” diye gördüğü CHP’de yaşananlar, artık bir son bulmalı.

Yolsuzluk yapanların cezalarının kesildiği, partiden küstürülen örgüt emekçilerinin yeniden gönüllerinin alındığı, hakkaniyetli önseçimle adaylarının belirlendiği, vatandaşa neleri vaat ettiğini anlatan bir CHP’ye acil ihtiyaç var.

Öteleyen, anlamsız bağrışlarla kulak tırmalayan, sürekli parmak sallayan, kavga eden, yoksulluğu ülke gündeminden düşürüp kendi meselelerini gündemin baş köşesine oturtan bir CHP’ye değil…

deneme bonusu veren siteler balmoral resort oslobet jojobet