“Her geceyi kadir bil, her gördüğünü Hızır;
Bak dîdâr sana nâzır, sekiz cenneti hazır!..” Seyrî
Harflerin, rakamların, ayların, günlerin, yılların birbirlerinden farklı olduğuna inanıp bunlar üzerinden görüşler ileri sürmek antik çağlardan süregelen bir inanış.
Astroloji, falcılık benzeri inançlar dinlere de başka şekilde girmiştir. Cifir ilmi dedikleri sayılardan sonuç üretme de bunlardan biridir ve Musevilikte bu tür esrarlı anlatımlar oldukça yaygındır.
Musevilik aynı zamanda geçmiş inançları da bir şekliyle bünyesinde barındıran, bu haliyle sonraki dinlere de etki eden bir inançlar manzumesi. Hurufilik, sufilik, batınilik vs. gibi mistik akımlar da çoğunlukla israiliyat denilen bu manzumelerden fazlasıyla etkilenmiştir.
Günlerin, gecelerin, ayların, yılların birbirinden üstünlüğü iddiası hep bu tür kalıntılardan beslenen inanışlar..
Oysa; Allah katında günlerin, ayların, yılların birbirinden hiçbir üstünlüğü yoktur. Onları birbirinden üstün gösteren yüklendikleri fiillerdir. Bu durum tıpkı siyah ile beyaz insan arasındaki üstünlük iddiasına, insanların birbirine karşı üstünlük yarışına benzer. Tarih boyunca siyahın fiziken beyaza, beyazın da siyaha karşı veya aynı ırkta olanların birbirlerinden farkları veya soy, sop farkları vs. bir üstünlük olarak kullanılmaya kalkılmış ancak üstünlüğün takvada, insanı insan kılan özelliklerde, ahlakta, fiilde, kalpte olduğu ayetlerde belirtilmiştir.
Bir şeyin gerçekleştiği gün/ gece/ay/yıl ile onun tekrarına aynı anlamlar yüklense de işin gerçeği böyle değildir. Bu tıpkı doğum gününe benzer. Doğum bir kez olur ancak bizler her yıl o güne soyut bir anlam yükleyerek doğum günü kutlarız. Oysa, gerçekte o günde bir doğum yoktur.
Kur’an’da kutsallığın günler, aylar, yıllar vs. üzerinden sabitesi yoktur. Her şey olduğu an üzerinden kutlu gösterilmiş, o anı kutsallaştıran şeye dikkat çekilmiştir.
Buradan bakıldığında Kadir gecesinin kutsallığından bahis Kur’an’ın o gece indirilmesiyle ilgilidir. O gece ise geçmiştir ve tarihte kalmıştır. O geceyi kutsallaştıran ise Kur’an’dır.
Sonuçta; kutsallaştırıcı öğe gecenin kendisinde değildir, Kur’an’dadır ve bu bir kez, yalnızca o gecede gerçekleşmiştir. Kur’an’ın vahyedilmesi o gecede başlamış ancak tamamlanması da 23 yıl sürmüştür. Demek ki o gecenin benzerleri çokça gerçekleşmiştir.(Kur’an’ın tamamlanma konusu ise geniş bir mevzudur)
Ramazan ayının kutsallığı üzerinden konuya bakarsak; Ramazan ayı her yıl farklı zaman dilimlerine denk gelse de ‘Ramazan Ayı’nın kutsallığından bahsetmemiz oruç nedeniyledir. O ayı kutlu kılan oruç ibadeti ve yoğunlaşan ibadetlerdir.
Allah, Günahlarımızın affı için, O’nun rızasını kazanmak için yaptığımız yaptığımız tüm hayır, hasenatları, dualarımızı katında makbul eylesin.
Adnan ONAY