Makale:Adnan ONAY
Çoğulcu demokrasilerde birey özgürlüğünün sınırları geniştir ve bunu sağlayan çeşitli mekanizmalar vardır.
Bireyler bu özgürlükler çerçevesinde bir araya gelerek kendilerini ilgilendiren konularda birlikte hareket etmek için çeşitli örgütler kurarlar. Böylece daha güçlü şekilde bir araya gelmelerini sağlayan konuları güçlü bir şekilde savunur, bu uğurda mücadele ederler.
Gelişmiş demokrasilerde bu tip yapıların/örgütlerin amaçlarının dışına çıkmaları söz konusu olmaz. Bu örgütler sadece kendi amaçlarına odaklanırlar. Aynı amaç uğruna bir araya gelen bu bireylerin farklı farklı siyasal görüşlerinin olması kaçınılmaz olsa da, örgüt yöneticileri örgütlerini siyasal görüşleri doğrultusunda kullanmaya kalkmazlar, kuruluş amaçlarının dışına çıkmazlar. Bu her şeyden önce bir demokrasi kültürüdür.
Çoğulcu demokrasilerde siyasal görüşleri aynı olanlar da bir araya gelerek siyasal yapılarını/örgütlerini kurarlar. Bu örgütlerin tek amaçları iktidara gelmek, devleti yönetmek olur. Bu amaç doğrultusunda kurulan siyasi örgütler(partiler) iktidar için birbirleriyle mücadele ettikleri gibi, iktidar siyasetiyle de mücadele ederek onlara karşı muhalefet ederler.
Sonuçta; toplumun tümü seçimlerde tercihlerini kullanarak siyasal iktidarları belirlerler. Seçimler bunun için vardır ve seçme/seçilme özgürlüğü o nedenle yasalarla güvence altına alınmıştır.
Sistem içinde yer alan siyasi partiler dışındaki örgütler konularıyla ilgili iktidarlara çeşitli yollarla baskı kurarlar ancak bu baskı herhangi bir siyasal amaç taşımaz. Hiçbir şekilde amaçları bu yolla herhangi bir siyasi partiyi iktidara taşımaya çalışmak olmaz.
Türkiye ve benzer ülkelerde ise örgütler gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi doğal örgütlenmeler değildir.
Türkiye’de ‘örgütlenme’ değil, ‘örgütleştirme’ söz konusudur. Yani, örgütler siyasetin uzantısı halindedir.Her ne kadar bir araya gelişleri başka amaçlaymış gibi görünse de, siyasetin uzantısı olma hali, hedeflerini siyasal amaçlara yöneltir. Böylece, bu yapılar içerisinde güçlü olanlar siyasal amaçları doğrultusunda iktidarlara ayar verirler ve kendilerine yakın siyasal partileri iktidara taşımayı hedeflerler.
Güç denilince; ilk akla gelen yargı, para, silah gibi güç odaklarına sahip olmaktır. Bu tip yapılar siyasal amaçlar çerçevesinde bir ortak düşünce etrafında birleştiklerinde bu güçlerini siyasal iktidarlar üzerinde kullanarak iktidarları kendi çıkarlarına uygun hale getirmek için iktidarlara ‘ayar’ vermeye kalkarlar. İktidarları istedikleri noktaya getirmek için çabaları sonuç vermezse, kendilerine uygun siyasi partileri iktidara taşımaya çalışırlar.Bunun için gerekirse güç birliği yaparak iktidarları zorla devirmeye kalkarlar, darbe şartları oluştururlar. Sonunda silahlı güçler devreye girerek darbeye kalkışır.
Demokrasilerde ilk mücadele edilmesi gereken yapılar bu tip kirli yapılardır.
İktidara ayar vermeye kalkan iktidar üstü güçlere izin verildiği takdirde darbe tehlikesi hiç gündemden kalkmaz. O nedenle kesinlikle bu tip yapıların siyasallaşmasına izin verilmemelidir. Elbet bu görev de yargının görevidir..
Peki, örgütlenme yerine örgütleşmenin asıl olduğu Türkiye gibi ülkelerde bu tip güç odaklarının oluşmasını önlemek mümkün mü?
Cevap:
Mümkün olmadığı içindir ki iktidarların en güçlü olduğu anlarda dahi darbe ihtimali ortadan kalkmıyor.
Bunun için sadece birkaç Britüs yetiyor..!
DİSK Emekli-Sen, Türkiye genelindeki bölge toplantılarının ardından 13 Temmuz 2025 Pazar günü Ankara’da geniş katılımlı…
BABA OĞUL LAZİSTAN-RİZE MEBUSLARI İBRAHİM ŞEVKİ VE MAHMET ATIF TÜZÜN
Türk futbolunun çalım ustası olarak bilinen Hakan Tecimer, hem Rizespor hem de Fenerbahçe formasıyla hafızalara…
Ziraat Mühendisi Şener Bülbül, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü dolayısıyla anlamlı bir mesaj…
Rize Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (RESOB) Başkanı Güven Aksoy 15 Temmuz hain darbe girişiminin…
Diyanet İşleri Başkanlığı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün 9. yıl dönümünde Türkiye genelinde…