ADNAN ONAY
6 yıl önceye ait ilişikteki fotoyu önüme düşürünce ben de o gün yönetim kurulu üyesi olduğum RATEM’le (Radyo-Televizyon Meslek Birliği) ilgili birkaç şey yazayım dedim.
Tek dönem bulunduğum yönetim kurulu üyeliğim sona erdikten sonra bu konuda hiç yazmak istemedim. Zira, vaktiyle radyo-tv yayıncılarının büyük umutlar bağlayarak kurduğu bu meslek birliği ( benzer kuruluşlarda olduğu gibi) yerel yayıncılığın hızla düşüşe geçtiği bir dönemde birkaç kişinin nemalandığı bir kuruluşa dönüşmüştü. Bu durumu besleyen nedenlerden biri de iktidarın yayıncılığı merkezileştirme hedefiydi.
Yayıncıların kaderine teslim edildiği bir dönemde RATEM Başkanlığına kalan da maaş, içi boş bir itibar ve imkanlardan yararlanmaktan başka bir şey değildi. Hiçbir yerel mecranın da yönetimin bir şey yapacağına dair umudu yoktu..
RATEM kurulduğundan itibaren çeşitli yolsuzluk, usulsüzlük iddialarına sahne olduğu ve yönetim kavgalarıyla iç içe süreçler geçirdiği için vaktiyle oldum olası bu kuruluştan uzak durmuştum. Ancak, o günkü başkan Yusuf Gürsoy tarafından İstanbul’daki bir etkinliğe ısrarla davet edilince ortakla birlikte bu etkinliğe katılalım dedik.
Genel Kurul dönemi yakındı ve Gürsoy’un davetiyle kısa bir süre sonra yapılan seçimde yönetim kurulunda görev aldım.
Seçimin hemen akabinde Gürsoy’un odasında sonraki başkan Aydın Şerbetçioğlu bana Yusuf Gürsoy’u kastederek; “asıl ben başkan olacaktım ama bu elimden aldı” deyince o gün durumu az, çok anlamıştım. Meğer ortada gizli bir anlaşma varmış!
Önceki yönetimi devirmek zordu ve o yönetim içinde bulunan ancak sonra RATEM’den uzaklaşan Yusuf Gürsoy’un sırf bunun için Aydın Şerbetçioğlu tarafından tekrar RATEM’e çağrıldığını anlamıştım. Zira, Aydın gibi çapsız birinin mevcut yönetime karşı aday olup kazanma şansı yoktu. Gürsoy, temsil yeteğine sahip, eski yönetimin zaaflarına hakim biri olarak kazanmaya yakındı. Böylece, eski yönetim devrilecek,başkan olan Yusuf Gürsoy da Aydın’ı ikinci adam konumuna yükseltecekti.
Böyle de oldu.. Gürsoy ekibiyle birlikte seçimi kazandı ancak sonraki seçimde de başkanlığı bırakmadı. Oysa, Aydın’ın beklentisi başkanlığı kendisine bırakması yönündeydi.
Gürsoy, tarafından yönetime davet edildiğim dönemde doğrusu önemli şeyler yapabileceğimizi düşünüyordum. Gürsoy’un yönetime yeni kattığı isimler iktidarla da iyi ilişkileri olan, etkili isimlerdi. Ancak ne olduysa kısa bir süre içerisinde yönetimde iç tartışma yaşanmaya başlandı. Görüşleri iktidarla uyuşmadığı için Gürsoy’un görevi bırakmaya zorlandığı anlaşılıyordu. Gürsoy’un kendinin ve bazı kişilerin menfaatini koruyucu yönelişleri iç tartışmaları büyüttü. Ancak, bu tartışmaların asıl nedenini ben çok zaman sonra anladım. Meğer, Aydın, başkan olmak için Gürsoy’un istifa etmesini ve görevi kendisine bırakmasını, sonraki genel kurula başkan olarak girip seçilebilmesi için şart görüyor, seçilmeyi garantilemek istiyordu. Zira, Gürsoy’un desteği olmadan, genel kurul öncesi başkanlığa yerleşmeden yeni genel kurulda zerre seçilebilme şansı yoktu.
Bunun farkındaydı.
Gürsoy’un bir mecra sahibi olmayışı, üyeliğini başka kuruluşlar üzerinden yürütmesi ve Aydın’a başkanlık için söz vermiş olması içinde bulunduğu önemli zaaflardı. Ancak , Gürsoy, RATEM’in imkanlarından da vazgeçip ayrılmak istemiyordu. Sonunda bir orta yol bulundu, RATEM Bilişim AŞ. diye bir şeyin kurulup Gürsoy ‘un onun başına geçirilmesi, Başkanlığın da Aydın Şerbetçioğlu’na bırakılması üzerinde anlaşıldı.!
Galiba bu ikili anlaşmayı çok geç anlayanlardan biri bendim. Çünkü eskiler bu filmi çoktan tasdik etmişlerdi. Ben ve bazı arkadaşlar bilişim aş. işine, yapılanma şekline karşı çıktık. Ben ise ayrıca, Gürsoy’un (suni bir tartışmayla) başkanlığı Aydın’a bırakmasının RATEM açısından zaaf oluşturacağını düşünüyordum, Gürsoy’un RATEM’in başında kalmasının çok daha doğru olacağını düşünüyordum. Ben, RATEM benzeri kuruluşların yönetim biçimini bildiğimden yürüyen menfaat tartışmalarına takılmıyor, sadece kimin daha iyi temsil yeteneği olduğuyla ilgileniyordum. Siyasi görüş konusu her daim çok daha geride bir konuydu bana göre. Şunu da belirtmeliyim; kendini sağ görüşlü olarak lanse eden Aydın’ın benim nezdimde sağcılığının zerre değeri yoktu.
Neticede, istediklerini yaptılar, Gürsoy, Bilişim AŞ.’nin başına geçti, Aydın’a başkanlığı bıraktı, genel kurulda da Aydın başkanlığında liste oluşturdular. Pandemi de onlar için bir fırsat oldu, üç beş kişiyle tek listeli seçim yaptılar. Listeye de olup bitene göz kapayanları tekrar koydular.
Sonrasında duydum ki Yusuf Gürsoy Bilişim AŞ. üzerinden, Aydın Şerbetçioğlu ise RATEM Başkanlığı üzerinden dolgun maaş ve yan imkanlarla işi götürürken her durumda yanlarında olan mali sekreter Zafer Beyaz’la ayrılığa düşmüşler. Sonrasında Zafer’i bu görevden alınca da Zafer, yeni bir yönetim arayışı için yola çıkanlara destek olmuş. Geçtiğimiz günlerde yapılan 12. genel kurulda da muhalifler zor bir iş başararak yeni bir yönetim kurulunun seçilmesini sağlamışlar.
Adana Bölgesi üyelerinden Vedat Gündoğan başkanlığında oluşan yeni yönetimin önünde uzun bir yol, gördüğüm kadarıyla sağında,solunda da şaibeli bazı destekçiler var. Umarım Ak Partili görüntüsüyle kendine menfaat sağlayanlara dikkat edilir ve bu kez bir nebze olsun sonu gelmekte olan yerel mecralara destekler sağlanır. Bilim AŞ hikayesi de yeniden gözden geçirilir..
Tekrar, yeni seçilen RATEM Yönetimine KAÇKAR MEDYA olarak başarılar dileriz.
