Zaman zaman Rize’deki yarım kalan, ödenek aktarımı bekleyen ve adeta karınca misali devam eden yatırımları gündeme taşır; bu şehrin bir an önce yaşanabilir bir kent olması gerektiğini vurgular, sonunda da “Rize’nin sahibi yok” diyerek yazımı sonlandırırdım.
Haber:Bayram Arif TURAN
Amacım ve düşüncem; Rize’deki siyasi iktidar temsilcilerinin elini güçlendirmek, Ankara’dan ödenek aktarımının hızlandırılması ve yatırımların bir an önce hizmete dönüşmesiydi.
Bu şehir insanı, önce vatanım, sonra BEN der Sayın Bakan …
Fakat, son çay taban fiyatının açıklanmasında destekleme priminin kaldırılması konusunda, Rize basını ve müstahsiller olarak sessiz kalışımız Ankara’da yanlış anlaşıldı sanırım..
Ülkemizin ekonomik durumunu da göz önüne alarak, Türkiye’de tarım ürünlerine verilen fiyatlarla kıyasladığımızda çay taban fiyatını makul görmüştük. Nedeni ise, diğer tüm tarım ürünlerinde de destekleme fiyatlarının kaldırılmış olmasıydı.
Fakat…
Önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi; gerçekten Rize’nin ve bu bölgenin bir sahibi yok.
Ey hükümet, ey iktidar, ey yirmi küsur katlı binada oturan Tarım Bakanı…
Bitmedi, bitmedi…
Bir günlük Rize ziyaretinde bu bölge insanına gülücükler dağıtan, çay bahçelerinde çay toplayan Tarım Bakanı…
Bizlerden, bu bölge insanından edindiğin algı ne oldu da, sana nasıl bir intiba bıraktı ki, dolaylı olarak iki milyona yakın insana gol attın?
Ey Tarım Bakanı…
Ey yirmi küsur katlı binada oturan beyefendi…
Makarnalık buğdaya, ekmeklik buğdaya, arpaya ve çaya verilen desteği aynı anda kaldırmışken; ne oldu da yaş çay hariç bu üç ürünlere 2.520 TL’lik destek açıkladınız?
Bu bölgenin dinamikleri olan sivil toplum kuruluşlarını “tırışka” gördüğünüzü anladık, siyasi olarak güçsüz olduğumuzu da… Ama halkı – müstahsil olan Tuncalı Mustafa Amca’yı, Güneyceli Fadime Hala’yı, Güneysu Dumankayalı Hasan Karaali Dayı’yı da mı “tırışka” gördünüz, Sayın Bakan?
Artık Rize’de siyasetle uğraşanlar ve sivil toplum örgütleri, popülizmden uzak açıklamalardan kaçınmalı; toplumu ve bölgeyi ilgilendiren, bu bölgenin kazanılmış haklarını kaybetmemesi için net ve kararlı beyanatlar vermelidir.
Kota, kontenjan, çay hasadı…
Bunlar bu bölgenin gerçekleridir. O konuları bırakın da büyük resme, kaybedilen haklara bakın.
Desteklemenin kaldırılması; bu bölgeye bir ihanet olduğu gibi, kayıt sistemini ortadan kaldırdığı için devlete de ihanettir.
Saygılarımla..
