Nöbetçi Eczaneler
ADNAN ONAY
Bir süredir Habertürk üzerinden ortaya saçılan pislikler gündemi işgal ediyor. Ortaya çıkan bilgiler özel hayat maskesine sığınan ilişkilerin nerelere uzandığını gözler önüne seriyor.
Bu konulara değinirken; “Bu tip ilişkiler ülkenin her yerinde görülen kirli ilişkiler. Birilerinin kirli ilişkileri sonucu devlet kurumlarına, belediyelerde işe soktuğu nice kişiler var” şeklinde kullandığım cümleler nedeniyle kimsenin bana özelden “bunlar kim” diye sormasının gereği yok!
Yarım asra yaklaşan gazetecilik hayatımda nice şeyler duydum, nice şeye şahit oldum. Haliyle (yukarıdan aşağıya) birçok kişinin kirli çamaşırını, kimin ne yaptığını, kimin kimi ne için devlet kurumlarına, okullara, belediyelere ve hatta özel kurumlarda işe soktuğunu, yaşanan gayri meşru nice şeyi, velhasıl neyin, ne için olduğunu birçok kişiden daha çok bilmem gayet doğal. Bunları bilmem bir istihbarat ilişkisi değil mesleğe özel bilgiler.!
Medya kuruluşlarımızda, televizyonumuzda çalışan muhabirlerimizin anlattığı bilgilerin yanı sıra, binlerce kişinin uğradığı, gelip birçok şey anlattığı bir medya ortamında bulunan her kim olsa benim bildiklerimi bilir elbette.
Bildiklerimi, duyduklarımı ispatlayacak bir durumda olmadığımı da peşinen belirtmek isterim. Zira, hiçbir zaman böyle bir şeyi düşünmedim, böyle bilgilerin peşine düşmedim. Bir gün olsun bu tür şeyleri yazmadım, yayınlamadım, ekranımızda bunlara yer vermedim. Gizli kameraların yasak olmadığı, kullanıldığı dönemlerde asla bu gibi şeylere izin vermedim.
Bugün hala aynı hassasiyeti sürdürüyorum. Zira; Rize gibi nefes alsan, bir başkasının haberdar olacağı küçük bir ilde bu gibi şeyleri açığa çıkarmakla yer yerinden oynar, nice kişi makam, mevkisini kaybeder, birçok kişi itibarsızlaşır ancak sonuçta çok yuvalar yıkılır, çok günahsız insana zarar verilmiş olunur. Bu gibi konularda sapla, samanı ayırmak neredeyse imkansız gibidir. Bir konu adli vakaya dönüşmedikçe o konuya el atmayı o nedenle hiç doğru görmedim.
Benim gibiler bu gibi bilgileri içlerinde sır olarak saklarken, bazıları da bunları bir başka kirli amaç için kullandı, kullanıyor. Bilenler biliyor ki; bu gibi kirli ilişkilerin peşinden koşup , elde ettiği bilgileri şantaja dönüştürerek bunlardan çıkar elde edenler her zaman olmuştur. Bu tipler atasözünün; “Dinsizin hakkından, imansız gelir” dediği tipler. Bu tipler, bu gibi şeyleri menfaatleri için fırsat bilirler ve bunlar üzerinden çeşitli menfaatler devşirirler.
Peki, toplum içindeki kirli ilişkiler bir şekilde açığa vurulmazsa, ne kadar gizli kalabilirler? Olup biten bu gibi şeyler şu veya bu nedenle bir ömür boyu saklanabilir mi?
Elbette ki hayır..
Her gizli şeyi, belirli bir zaman dilimi ve belirli bir olaylar zinciri günün birinde mutlaka ortaya çıkarır. Bu süre içerisinde gizli kalan şeylerin sancısı olayların içinde bulunanlar için adeta bir işkence dönemi olur. Kimileri ise pişmanlıklar yaşar, hatalarını gidermek için çabalar sarfeder.
İnsanlık tarihine baktığımızda toplumların bozulmasının nice gerekçesini görürüz. Ancak belki de insanları en çok azdıran şey, makam, mevki, şöhret ve para oluyor. Bunların sistemsel bir yapıya dönüşmesi ise kirliliğin hızla tüm topluma sıçramasını da kolaylaştırıyor. Git gide daha da canavarlaşan kapitalizmin dişlileri arasına sıkışmış toplumlarda bu tip haberlerin ardı arkası kesilmez. Bu işlerin sonucunun nereye varacağı da bilinmez. .