Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sosyal Medyada Bilgi Kirliliği ve Epistemolojik Kriz

Makale:Filozof Sosyolog   Bir zamanlar bilgi, kütüphanelerin raflarında sessizce dururdu.

Makale:Filozof Sosyolog

 

Bir zamanlar bilgi, kütüphanelerin raflarında sessizce dururdu. Ona ulaşmak emek isterdi; okumak, anlamak, sorgulamak gerekirdi. Bugünse bilgi, ekranlarımızdan taşan bir sel haline geldi. Artık bilgiye ulaşmak değil, bilgiyle ne yapacağımızı bilememek en büyük meselemiz. Sosyal medya çağında, bilgi üretimi demokratikleşti; fakat aynı anda, bilginin değeri de ucuzladı.

 

Her gün, binlerce gönderi, haber, yorum, video akışlarımızdan geçip gidiyor. Fakat bu akışın içinde, doğruluğu sınanmamış, niyeti belirsiz, duygulara hitap eden bir yığın bilgi kırıntısı da var. Bu durum, sadece bilgi kirliliği yaratmıyor; aynı zamanda bir epistemolojik kriz doğuruyor, yani, “neye inanacağımızı bilemez hale geliyoruz.”

 

Modern insan, artık bilginin değil, “algının” peşinde. Bir paylaşım ne kadar çok beğeni alıyorsa, o kadar “doğru” görünmeye başlıyor. Bilginin ölçütü, kaynak değil; popülerlik haline geliyor. Gerçeğin yerini “viral olan” alıyor. Bu, epistemolojik açıdan büyük bir kırılmadır. Çünkü bilgi, anlamını doğruluktan değil, dolaşım hızından almaya başlamıştır.

 

Sosyolojik açıdan baktığımızda, sosyal medya yalnızca bir iletişim alanı değil; aynı zamanda bir güç alanıdır. Kim, neyin bilgi sayılacağına karar veriyor? Kimi zaman algoritmalar, kimi zaman tıklanma oranları, kimi zamansa politik eğilimler bu kararı veriyor. Böylece bilgi, hakikati temsil eden bir şey olmaktan çıkıp, çıkar ilişkilerinin malzemesine dönüşüyor.

 

Bu bilgi bolluğunda, insanın yönünü bulması giderek zorlaşıyor. Herkesin “kendi gerçeği” var. Oysa hakikat, kişisel tercihlerle şekillenmez; sorgulamayla, kanıtla, düşünmeyle inşa edilir. Fakat sosyal medyanın temposu buna izin vermiyor. “Hız”, “düşünme”nin önüne geçiyor.

 

Belki de yeni çağın en büyük görevi, bilgiye yeniden saygı duymayı öğrenmek. Her duyduğumuza değil, her düşündüğümüzü değil, her okuduğumuzu da değil; yalnızca sorgulamadan geçeni “bilgi” olarak kabul etmek. Çünkü sorgulamayan insan, sadece yanlış bilgiye değil, başkasının gerçeğine de teslim olur.

 

Bilgi kirliliği çağında, temiz kalabilmenin tek yolu; okuduklarımızın kaynağını sorgulamak, acele etmeden düşünmek ve bilginin sadece “paylaşılan” değil, “anlaşılan” bir şey olduğunu hatırlamaktır.

deneme bonusu veren siteler balmoral resort oslobet jojobet