Adnan ONAY
Miladi takvim ya da Gregoryen takvimi, Roma İmparatoru Jül Sezar tarafından kabul edilen Jülyen takviminin yerine, Papa XIII. Gregorius tarafından yaptırılan bir takvim olup, 1582 yılında kabul edilmiştir.
Hz. İsa’nın doğduğu yılı( günü değil) milat olarak alan bu takvim, Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüş süresi olan 365 gün, 6 saatlik zamanı “1 yıl” olarak kabul eder. En az hatalı olan bir takvim olan bu takvim dünyada en yaygın olarak kullanılan takvimdir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde önce hicri takvim, 1840 yılından sonra ise Rûmî takvim kullanılmıştı.
1 Ocak 1926 tarihinden itibaren de Gregoryen/Miladi takvimini kullanıyoruz.
Miladi takvim, her ne kadar bir papaz tarafından Hz.İsa’nın doğum yılı esas alınarak başlatılsa da, yılın bitiminin Hz.İsa’nın doğum günüyle ilgisi yok. Bugün dünyanın çoğu yerinde bu takvimin kullanılmakta olması, onun en doğruya dönüştürülmüş, en yaygın bir takvim olmasıyla ilgili.
Bunu kabul eden ülkelerinin bir çoğunun dinle, hazreti İsa ile uzaktan, yakından ilgisi yok. Ateist ülkelerde de aynı takvim kullanılıyor.
Takvimle, günle, ayla, yılla, şunla, bunla din arasında nasıl bir bağ kurulabilir?
Örneğin; Hocalar, Diyanet camiası dahil, çoğumuz Batılı giyim tarzına uyuyoruz. Buna uymayan ülke yok. Şimdi bu ülkeler, bizler bu halimizle Hıristiyanları taklit etmiş mi oluyoruz?
Neresinden bakarsan tutarsızlık, mantıksızlık..,
Farzedelim ki, konunun merkezinde Hz.İsa var. Bir Müslüman olarak bundan neden rahatsız olalım. Kur’an’da hakkında nice ayet bulunan, övülmüş bir Peygamberle ilgili bir takvim bizi neden rahatsız eder?
Öküz altında buzak aramanın gereği yok. Olup biten yeni bir yılı huzur ve mutluluk içinde karşılamak.
Dinin yasak koyduğu şeyleri yapmak ise yalnız bugün için değil, her zaman için günah!
Yeni yılın ülkemize, insanlığa refa ve mutluluk getirmesi dileğiyle;
Herkesin yeni yılını kutlarım…