Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yusuf Tekin Kaçıncı SPAN Kriterine Geldiklerini Açıkladı

Yeni yıla girerken bir

Yeni yıla girerken bir basın açıklaması da Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den geldi. Ruhban Okulunu açma isteğiyle ilgili olarak kendisine yöneltilen bir soruyu cevaplarken siyasilerden daha üst düzeyde bir karar beklediğini söyledi. Dede köyü Erzurum Sırakonaklar (Haçatur) köyündeki Ruslardan kalma Ortodoks kilisesinin onarımını ise soran olmadı.

            Milli Eğitimde 2004’den beri SPAN şirketi eliyle yapılagelen değişikliklerin kaçıncısına geldiklerini atanmış bakanların yıllık basın açıklamalarından öğreniriz. 2024’de, 1.ve 5.sınıf kitaplarının daha fazla masalla doldurulduğunu öğrenmiştik. 2025’de boşaltacak ne kaldı diye sordum kendime. Anayasa’dan çıkarılacak Eğitim Dili Türkçedir maddesi kalmıştı. Eğitim politikalarımız emperyalist küresel piyasanın şirketi olan SPAN danışmanlarına devredildiğinden beri, yani, çocuklarımızı emperyalist canavara teslim ettiğimizden beri hangi aşamalardan geçirildik diye merak ettim, yazarak not aldım. Şaşırtıcı şekilde 28 aşamayı gördüm önümde.

2004’ün eğitim bakanı Hüseyin Çelik 2006’da NTV canlı yayınında “Piyasaya göre eğitim modeline geçtik, ekiplerimizi kurduk, 28 kriter belirledik, desantralizasyona geçiyoruz” demişti. Sosyal kamucu müfredatımızı terk etmiş bireysel tüketim müfredatına geçmekteydik. Her çocuk için ayrı müfredata geldi sıra, işte bunu açıkladı Yusuf Tekin. Talep varsa veli dilediği yerden bilgi satın alabilecekti, öğretmen sadece gözlemci olacaktı. Buna göre, eğitimde planlamaya gerek yoktu.

Devlet eliyle yapılan kamucu eğitim bitiriliyordu, devlet çözülecek dağıtılacaktı. Bunun adı Fransızca desantralizasyondur. Fetöcüyüm diyen bakan Çelik’in eliyle MEB’nın civataları bir bir sökülüyordu. Artık toplumun ihtiyacına göre nesiller yetiştirmek bitecek, devletin bu kritere uyan öğretmen yetiştirmek gibi bir görevi de olmayacaktı.

Yeni yıla girerken bakanın açıkladıklarından biri de bu; öğretmen olmak için önce eğitim fakültesini bitireceksin, sonra Öğretmen Akademisine giderek gözlemci sertifikası alacaksın. Orda dersleri kim verecek, soran olmadı. Mesleki Yeterlilik Kurumu ona da bir sertifika bulur.

Yusuf Tekin, bu yıl İlkokul öğrencisinin karnesini kaldırdı. Önemli. Bunun şokunu yaşıyor öğretmen camiası ve veliler. Öğretmen gözlem raporu yazacakmış. Evet. Buna hazırlıklar seminerler yapıldı. Gözle fişle dönemi geliyor demiştim önceki yıl. Ziya Selçuk “Öğretmenlik Mesleğinin Geleceği” diye bir çeviri kitap yayınlamıştı, kendi adıyla basmıştı, orda Amerika’da nasıl öğrenci gözlediklerini, öğretmenleri de birilerinin gözlediğini karikatürlerle yazmıştı. Yanılmıyorsam o kara kaplı çeviri kitap onun doktorasıydı.

Ziya Selçuk’un bakanlığında, 2016 darbesinin ardından gelen Talim Terbiye Kurulu başkanlığına atanan Alparslan Durmuş da Eğitim Bir Kitle İmha Silahı adlı okulda toplu eğitimi reddeden bir yabancı kitabı kendine ait matbaada bastı ve bu kitapla bütün okullarda öğretmenlere mecburi seminer yaptırdı. Yusuf Tekin ile aynı SPAN ekibindendir.

Alpaslan Durmuş kendi şirketi olan EDAM’da, Hüseyin Çelik’in basına açıkladığı 28 kriterden değerler eğitimi kriterini (bence “Milli ve Manevi değerlerin değersizleştirilmesi” kriterini) 2004’den beri EDAM yayınevinde basıyor ve satıyor. Hatta 2016’da 1.sınıflara dağıtılan Mavi Balinalı Matematik ders kitabı da orada basılmıştı ve ben açtığım davayla o kitabı kaldırtmıştım. Onun, eğitimin liberalizasyonundan en büyük parsayı toplayan kişi olduğunu düşünüyorum.

Şu 2006’nın 28 SPAN kriterinde nereye geldik derseniz, Eğitimde Birliğin bitişine geldik, biliyor musunuz? İşte bu sonuncusudur.

Ulus devletimizi dağıtmaya varan son basamaktayız. Çünkü PKK gibi bir terörist örgütü muhatap aldılar, “Anadilde eğitim” adı altında “Kürtçe eğitim hakkı” konuşuluyor. Beraberinde, teröriste umut hakkı diye bir şey uyduruldu, binlerce Türk anası evladına kavuşma umudunu kaybetmiş haldeyken, bakın ne tuzağa getiriliyoruz.

Her partiye taşıdıkları Kürt feodal ağaların temsilcileriyle çoğunluğu alabilirler. Devletin Dili Türkçedir maddesi Anayasadan kaldırılsın diyecekler ve ardından “Gereğini yapalım, Eyalet Müfredatı getirelim” diyecekler.

2004’de Ziya Selçuk’la Gardner’in Çoklu Zekâ teoremine uyarak ilk parçalamayı zihinlerde ve eğitim fakültelerinde başlattıkları zaman, basına açıklanan ilk kriterde Parçalı Eğitime geçirildiğimiz ilan edilmişti ve bugün 2025’de ilan edilen “Çoklu Müfredat” kriteri ile bitiş noktasında olduğumuz anlaşılıyor. Çözüm değil çözülme sürecinde sona gelindi.

Böylece, Ulus birliğimizin temeli olan madde anayasadan kaldırılacak. Bu, çözüm değil, çözülme, yani desantralizasyon demektir; kamucu devlet dağılıyor, çözülme tamamlanıyor!

Ulus devletimizin “Eğitimde Birlik” ilkesini kemirmeye, 2004’de SPAN şirketiyle kol kola Vanlı Fetöcü Hüseyin Çelik’le başladılar, 2025’de Erzurum Haçaturlu Rize İmam Hatipli atanmış bakan Yusuf Tekin’le bitirecekler.

Bu kadrolarla hazırladıkları bütün ders kitaplarını bir kenara fırlatıp 68 Müfredatının ders kitaplarına dönmeyi evlerinizde konuşmaya başladınız mı? Bakın, 28 kriter bitti, son viraj 2025 demişlerdi. Savaş tamtamlarıyla beraber geldi, ona denk getirdiler, duyulmuyorsa ondandır.  Kalkın ayağa!

Oğuz davullarını çalmak,

Birliğimiz Dirliğimizdir diye haykırmak,

Şahlanmak zamanıdır.

Mahiye Morgül  / 2.1.2025 -Rize