Bir yılı daha geride bırakıp, yeni bir yıla girmek en çok çocuklar için sevindirici.
Bu sevinç orta yaştan yukarıya doğru gittikçe azalır. Sona yaklaştıkça sevincin yerini hüzün alır, hüzün artar..
İnsanın doğası böyle..
Bölgemiz son on yılda acıyla, gözyaşıyla, kanla yoğruldu. Emperyal güçler bölgenin altını üstüne getirdi. Türkiye, bu acılarla kuşatıldı, terörle, göçle, darbe girişimiyle, her an ortaya çıkabilecek bir savaş korkusuyla yıllarını geçirdi. Ancak, bütün bunlara rağmen ülkemiz insanı geçmişe nazaran çok daha iyi yaşayan, çok daha fazla tüketen, lükse daha kolay ulaşan bir ülke haline geldi.
Bir yandan yurdun dört bir yanı alt yapı ve çeşitli yatırımlara kavuşurken ülkemiz, içine düşebileceği bir ani savaşa karşı savunma ve silah sanayini güçlendirdi. Katma değerli üretimini, ihracatını artırdı.
Bu gücüyle güvence içinde tam bağımsızlık yolunda önemli adımlar attı.
Ülkemizin eriştiği bu gücü sadece kendimiz için değil, bölgemizin mağdurları İçin de kullanmaya çaba sarfettik, sınır dışına taşıdık. Silahlarımız ve askeri desteğimiz sayesinde 30 yıllık Karabağ işgali sona erdi.
Bölgeye uzanan emperyal emellere dokunduk, onların önüne set çektik, eski coğrafyamızda hakimiyet sağlama yönünde önemli adımlar attık..
Kalkınma, güçlenme yönünde önemli adımlar atılırken dünyayı etkisi altına alan pandemi ülkemizin hedeflerine ulaşmasına önemli darbeler vurdu.
Bir yandan içinde bulunduğumuz çemberin zorlukları, diğer yandan pandeminin her alanda ortaya çıkardığı hasarlar nedeniyle önümüze çıkan engelleri aşmamız git gide güçleşti.
Ayrıca, yaşanan onca güzel şeylerin yanında adalet, toplumsal birlik, şeffaflık, kamuda savurganlık, gereksiz tüketim, hayat pahalılığı, adam kayırmacılık vb. konularında iyi bir durumda olduğumuzu söyleyemeyiz. Eski alışkanlıklar sürüyor ve bazı sorunlar kangren haline gelmiş durumda. Bürokrasi iyice çileden çıkmış durumda. Bu olumsuzlukların çeşitli gerekçeleri ileri sürülse de işin temelinde insan kaynağımızın olaylara yaklaşımının etkili olduğunu düşünenlerdenim. Yaşam şartlarımız iyileşirken maalesef toplumsal yozlaşma git gide her alanda yaygınlaşıyor.!
Türkiye, geçmiş yıllarda siyasal çekişmelerden çok çekmiş, acılar yaşamış bir ülke. Geçmiş bizlere fazlaca bir şey öğretmiyor!
Geçen sürede (istediğimiz düzeyde) demokrasimizi geliştirecek siyasal atmosferi yakalayamadık. Bunun için gerekli olan kültürel altyapı bir türlü oluşamadı. Ekonomik gelişme toplumsal/kültürel gelişmemize aynı oranda yansımadı. Geldiğimiz noktada şikayetlerimiz çeşitlendi ve arttı..
Önümüzdeki süreçte fazlasıyla bu gibi konulara, toplumsal yozlaşmanın önüne nasıl geçilebileceği konularına eğilmek gerek. Bunun için kültürel seferberlik başlatmak önceliğimiz olmalı.
Gelecek yıllarımızın çok daha iyi olması hepimizin ortak arzusu. Bu arzu ancak kalplerimizin ortak atmasıyla, daha iyiye ulaşmak için ortak bilinçle, ortak çabayla gerçekleşebilir..
Türkiye, içinde bulunduğu şartlar gereği her yönden güçlü olmak zorunda. Bu güce ulaşmamız da zor değil. Tarihimiz bunun için başlı başına bir güven kaynağı.
Bu ülkenin insanlarının birlik, dirlik içerisinde başaramayacağı hiçbir şey yok..
2022 yılı ülkemiz için, insanlık için hayırlara vesile olan bir yıl olur İnşaAllah.
Bu temenniyle tüm sayfa arkadaşlarımın, paylaşımıma ulaşanların yeni yılını tebrik ederim
Adnan ONAY