Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

HDP, HÜDA PAR VE DİĞER KÜRT PARTİLERİ

Şu bir gerçek ki,

Şu bir gerçek ki, kişiyi bulunduğu topluma bağlayan en önemli şey dildir. İçinde bulunduğu toplumun dilini kullanamayanları o topluma ait olmadıklarına inandırmak ve bu doğrultuda kullanmak oldukça kolay. İmparatorlukların parçalanmasında dil bütünlüğünün olmayışının etkili olduğunu düşünüyorum.

Osmanlı bakiyesi Türkiye’nin kurucu iradesi her ulus devlet gibi coğrafyada Türkçeyi resmî dil yapmanın ötesinde alfabe değişimine de giderek ülkenin grekolatin dünyasına entegrasyonunu kolaylaştırmak istedi. Bu konuda kısa zamanda önemli bir merhale kat edilmiş olsa da Doğuda, Güney Doğuda istenilen sonuç elde edilemedi. Bu bölgedeki yurttaşlara, Batıda olduğu düzeyde Türkçe öğretilemedi, halkın Kürtçe konuşmasına da yasaklar kondu. Sonuçta, bu durum o coğrafyada yaşayanların ayrıştırılmaları için önemli bir gerekçe olarak ortaya çıktı.

Sonrasında yaşananlarla da bugünlere geldik.

PKK’yı doğuran şartların ortaya çıkmasında ana dil denilen konuşulan dil üzerine kurulan baskı önemli bir gerekçe olmuştur. Bu şekilde başlayan baskılar özgürlükler düzleminde demokrasinin daha da ötesinde olduğu savunulan sol düşünce içerisinde kendine yer buldu ve Türk solu özgürlüklere sahip çıkma adına buradaki atmosferi örgütlenmek için fırsat olarak kullandı.

“Devrimin silahla kazanılacağı” söyleminin geliştiği bu zaman diliminde de “halklara özgürlük” sloganı altında Türk ve Kürt solunun bileşiminden PKK ortaya çıktı.

Bölgeyi ve Bölgenin ana damarı sayılan Türkiye’yi kontrol altında tutmak isteyen ABD ve NATO Gladyosu silahlı örgütler üreterek, onların hedefleri doğrultusunda kullanılması stratejisine dayalı olarak zaman zaman birbirlerinden farklı olan silahlı grupları, diğerleriyle çatıştırdı. Böylece darbelere giden yolu da genişletti.

Artık uluslararası bir güç haline getirilen ve Bölgenin yeniden dizaynı için aparat olarak kullanılan silahlı terör örgütü PKK’nın yarattığı terör ortamı nedeniyle Kürtlerin (ağırlıklı olarak) yaşadığı coğrafyada etnik yönetim talebi siyasal zemini kullanan hemen her siyasi partinin ve grubun ortak talebi haline gelmiş durumda.

Defalarca özerklik çıkışı yapan ve devlet güçlerinin Bölgeye girmesini engellemek için hendekler açarak iç savaş başlatan PKK uzantılarının yanı sıra, vaktiyle onlarla silahlı çatışmalara giren Gladyo destekli Hizbullah’a varıncaya kadar Kürtlerin yoğun olduğu coğrafyada birbirinden oldukça farklı görüşlere sahip bütün siyasallaşmış odaklar bugün kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak görmüyor, etnik bir yönetim biçimini savunuyor ve geçmişte yaşananlar nedeniyle kurucu iradeye (soldan ve sağdan) düşmanlıklarını dile getiriyorlar.

Dille başlayan ayrışma bugün her grup tarafından “Kürtçe ikinci resmî dil, eğitim dili olmalı” denilerek ileri sürülen tezlerin arka planında ise Özerklik ve Federasyon talepleri yatmakta, dil konusu bunun için bir ön araç olarak kullanılmaktadır.

 

Federasyon ve Özerklik; Türkiye içinde ‘Merkezi İdare’ye bağlı, bölgesel bir Kürt İdari yönetimi demek. ABD’nin ulus devletleri ileri demokrasi adına parçalamak hedefiyle desteklediği bu argüman Güneydoğu’da faaliyet gösteren bütün siyasal partilerin ortak talebi durumunda. Bunların bazıları ise sonrasından referandumla başka ülkelerdeki benzer yapılarla birleşme hesabı gütmekte.

Yurdun her yanına yayılmış Kürtleri bir bölgeye sıkıştırıp, buna ‘kendi kendini yönetmek’ diyenler dünya gerçeklerinden habersiz ilkel bir zihniyete sahip olmalılar.

Bir ulus devlet yapısı içerisinde etnisitelere dayalı Bölgesel Yönetim kurulması o devletin parçalanması için atılmış önemli bir adımdır.

ABD’nin Irak’ı parçalayarak oluşturduğu Bölgesel Kürt Yönetimi o nedenle kısa bir süre sonra Irak’tan bağımsız bir devlet hüviyetine sahip olmak için referanduma gitmiştir. Bugün Irak fiili olarak parça parça olmuş durumdadır ve bir dış tehdit karşısında ülkeyi savunabilmek oldukça zorlaşmıştır. Yönetimde istikrar da ortadan kalkmıştır.

İşte aynısı da Suriye’de yapılmak istenmekte, orada da PKK Devleti yasal hale getirilmek istenmektedir.

Maalesef, Türkiye’deki Kürt ağırlıklı siyasi partiler de bu yolu açmak istemekte Türkiye Parlamentosunda ve yerel yönetimlerde yer alarak, bu makamları amaçlarını gerçekleştirmek için araç olarak kullanmak istemektedirler.

 

Kürtçü partilerin talepleri demokrasimizi yüceltmek yerine demokrasinin imkanları kullanma üzerinden ülkede ayrıştırmalara, parçalanmalara yol açar.

Bize gerekli olan bir arada; doğusu ve batısıyla, ortak taleplerle her tür haklarımızı genişletmek, rahat ve huzur içinde, birlikte yaşamaktır.

Ülkenin her kademesinde etkin olan Kürtler’in Kürtler tarafından yönetilen bir Bölgeye kavuşmak istemekten ne umdukları anlaşılır değil. Sanırsınız ki bu taleplerde bulunan Kürtler, kendi aralarında çok ileri demokrasiye sahipler! Aşiret kavgaları, kan davaları, derin feodalite üzerine kurulan bir yönetim sadece Türkiye’nin başına bela olmaz, Kürtlerin de başına bela olur. Bugün ABD desteğini çeksin Barzani yönetimi ayakta duramaz. Barzani’ye karşı olan gruplar orada her an tehlike oluşturabilecek güçtedir..

 

Dün ve bugün içinde bulunulan gerçekleri göremeyen kavimler asla huzura kavuşamazlar.

 

“Halkların Kardeşliği” bölünerek, ayrışarak değil, birbirimize sımsıkı sarılarak sağlanır.

Bu coğrafya nice uygarlıklara ev sahipliği yaptı. Tarihten aldığımız bu tecrübe ve güçle, türlü etnisite, dil, din, mezhep farklılıklarını yan yana, kardeşçe yaşatabilecek bir hoşgörüye sahip olduğumuzun farkına varmalıyız…

Adnan ONAY

 

Bahiscom Mariobet Bahiscom Giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu