Ülkemiz 2023 yılı itibari ile 34,2 milyar dolarlık ihracat ve 150 milyar dolarlık tarımsal hasılası ile Dünyanın 10. Avrupa nın ise 1. Tarım ülkesi konumunda dır.
Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda ülke nüfusunun büyük çoğunluğu tarımsal faaliyetlerle uğraşmakta idi. Bu dönemde yapılan tarımsal faaliyetler geleneksel yöntemlerle sürdürülüyordu. Bunun belli başlı sebeplerinden biri ülkenin yeni kurulmuş olması bir diğeri ise çeşitli zamanlarda farklı ülkelerle amansız savaşların yapılmış olmasından kaynaklanan ekonomik yetersizliklerdi.
Zaman ilerledikçe ve ekonomimiz güçlendikçe devletin tarım politikaları değişmiş geleneksel yöntemlerden tarımda makineleşme surecine geçilmiştir. 1950’li yıllarda tarımda makineleşmenin artmasına ve çiftçinin desteklenmesine paralel olarak göçler yaşanmıştır.
Tarım desteklendiği, çiftçi alın terinin karşılığını aldığı müddetçe köylü köyüne sahip çıkacağı gibi şehirden köylere göçler de yaşanacaktır. Buda beraberinde tarımsal hasılanın artmasını getireceği gibi şehirlerinde nefes almasını sağlayacak ve sağlıklı nesillerin yetişmesine olanak sağlayacaktır. Ülkemizin eğimli ve yüksek arazı yapısına sahip olması nedeni ile yapılan tarımsal faaliyetler bölgeden bölgeye değişiklikler göstermektedir.
Ülkemizin orta kuşakta yer alması ve dört mevsimin yaşanması tarımsal çeşitliliği artıran etmenlerden dir.
Tarımsal çeşitliliğin bol olması, her geçen yıl tarımsal ihracat ve tarımsal hasılanın artması tarım ülkesi olduğumuzu göstermekle beraber bu verilerin artarak devam etmesi için tarımsal faaliyetler desteklenmeli çiftçi alın terinin karşılığını tatmin olacağı şekilde alabilmelidir.
Tarımsal çeşitliliğin bol olduğu ülkemizde Dünyanın başına bela olmuş GDO lu ve hibrit tohumlardan uzak durarak kendi atalarımızın tohumunu toprakla buluşturup sağlıklı ürüne ve neticesinde sağlıklı toplumun oluşmasına katkı sağlamalıyız.
Etrafımızda birbirinden farklı çok çeşit tohum bulunmaktadır. Laboratuvar teknolojisinin gelişmesi ile tohumların geni ile oynanıp çabuk büyüyen daha fazla ürün veren ancak besin değeri düşük hatta sağlığa zararlı ürünler veren tohumlar üretildi. Yakın zamanda bu tohumlar daha fazla ürün veriyor denerek hemen hemen her eve sokuldu.
Son zamanlarda genetiği ile oynanmış bu tür tohumlardan elde edilen ürünlerin insan sağlığına zararlı olduğunu dile getiren bilim insanlarımızın artması toplumumuzu ata tohumu arayışına itti. Bu bağlamda farkındalık uyandırmak için bireyler ve sivil toplum kuruluşlarımız hamdolsun çalışmalar yürütmektedir.
Ata tohumunun en belirgin özelliği laboratuvar ortamında işlenmemiş, genetiği ile oynanmamış besin değeri yüksek organik gıdalardan elde edilmiş olması dır. Yani dede babamızdan bize miras kalan hele günümüzde altından daha değerli olduğu ortaya çıkan tohum çeşitleridir.
Torunlarımıza sağlıklı bir gelecek bırakmak ve insan neslinin bozulmaması istiyorsak dede baba tohumumuz olan Ata tohumumuza sahip çıkalım. Bir tohumun dahi israf olmaması için elimizden gelen gayreti göstererek tohum takas kardeşliği oluşturalım. Elde ettiğimiz birkaç tohumu artırarak başkaları ile buluşturalım.
Geçtiğimiz günlerde Rize’nin Ardeşen ilçesinde Şehrin göbeğinde kiraladığı boş arsada ata tohumu yetiştiriciliği yapan ve yediden yetmişe gelen herkesi bu konuda aydınlatan, tamamen ücretsiz tohum ve fide ikram eden Necmettin ÖZKAHRAMAN kardeşimi ziyaret ederek kendisi ile tohum takası yaptık. Gerçekten takdire şayan bir gayretle ata tohumumuzun yayılması adına fedakarca çalışmalar yapmaktadır.
Necmettin kardeşimi ve aynı yerde yine bu işe gönül vermiş bahçesini en kısa zamanda ziyaret edeceğim Emine EKSİLMEZ TERZİ hanımefendiyi tebrik ediyor gayretli çalışmalarında başarılar diliyorum. Bu konuda tüm vatandaşlarımızı duyarlılığa davet ediyorum.