Günümüz dünyasında seküler hayat LGBT ‘yi de içinde barındıran bir toplum yapısına alan açıyor. İnanç bakımından da çok dinlilik, dinsizlik ve inançsızlık dahil seküler sistem içerinde her tür farklılığa yaşam hakkı tanınıyor.
Dini sistemlerin böylesi bir toplum yapısına ne derece izin verebileceği sorusu kitleleri din devleti olgusuna tepkili hale getiriyor.
İslamın doğuş ve zirve dönemlerinde mevcut sistemler neo-kapitalist dönemlerdeki yaşam biçimlerinden oldukça farklıydı ve lokal gelenekle de kaynaştırılan dini sistemler toplumun çeşitliliğini kuşatıyordu.
Ancak, gün geçtikçe din devletleri çağın ortaya çıkardığı inanç ve yaşam biçimlerini kontrol edemeyecek hale geldi. Toplumsal yapı değiştikçe insanlar dini baskıcı görmeye başlayıp, dine karşı tepkiler geliştirdiler. Dini sistemler de yeni tip toplumsal yaşam taleplerini baskılayarak varlıklarını sürdürebildikleri kadar sürdürdüler.
Son gelinen noktada, islamın bir devlet modeli önermediği ancak İslami hassasiyetleri dikkate alan bir sistemin oluşturulabileceği ileri sürülüyor.
Diyelim ki, bu tez doğru bir tez; bu doğrultuda islama uygun nasıl bir devlet kurulabileceğine dair ortaya konulabilmiş bir model, bir teori yok. Aksine, islam devleti kurma adına ortaya çıkanlar kendilerinin dışında kimseye yaşam hakkı tanımıyorlar. Bir teokratik (Cafer’i-Şii) cumhuriyet olan İran’da baş açıklığının dahi tolere edilemeyişini, Taliban (Hanefi) Afganistan’ındaki uygulamaları düşündüğümüzde durum daha iyi anlaşılabilmekte.
Günümüzde, bize benzer ülkelerde ise çeşitli sorunlar sadece islama göre teraziye konuyor yani islam, seküler yapı içerisinde bir fetvalar retoriğine dönüşmüş durumda.
Devletin sekülerliği kabul görüyor ve bu kabul içerisinde olup bitenler parça parça islama göre yorumlanıyor, değerlendiriliyor. Bu durumda dahi aynı konulara farklı farklı yorumlar getiriliyor.
Eğer din, çağdaş yaşam içinde toplumlara evrensel bir sistem önerisi sunamıyorsa, zamanla etkisinin azalması kaçınılmaz olur.
Günümüzde din-toplum ilişkileri arasındaki mesafenin gitgide açılmasının altında bu gerçeklik yatıyor ve islamın günümüz dünyasına uygun bir sistem önerisi olabileceğini ortaya koyabilen tatmin edici bir düşünce yok.
Galiba müslümanlar da böyle bir beklenti içerisinde değiller..
Adnan ONAY
