İran, Şii yayılmacılığını İsrail/siyonizm ve İsrail’in arkaplan destekçisi ABD karşıtlığı üzerinden yaymaya çalışıyor. Siyonizmin müslümanların ortak düşmanı olması ise İran’ın yayılmacı politikalarını kolaylaştırıyor.
İran, Bölgeyi Şiileştirmeye çalışırken Sünni devletleri de İsrail ve ABD’ye yakın durdukları bahanesiyle zayıflatmaya çalışıyor. Irak’ı Şiileştirme çabaları ve Türkiye’ye karşı PKK’ya desteği bundan. Ancak,Sünni ülkeleri işbirliğiyle suçlarken kendisi el altından ABD ve Hristiyan Avrupa ile ilişkilerini genişletiyor.
Bölgedeki Suud ve BAE, Ürdün vb. bazı Sünni devletler de İran’ın Şiileştirme politikalarına karşı ABD ve onunla hareket eden İngiltere’ye yaslanıyor ve onların İran’a karşı yaptırımlarına destek veriyor.
Halkı Sünni olan Türkiye ise hem ABD/Batı ilişkilerine önem veriyor, hem de başta İran olmak üzere komşu devletlerle dikkatli dostluklar yürütüyor.
İran ile Türkiye, İsrail’in Filistin’e karşı yürüttüğü yok etme politikalarına tepki göstermede ortak düşünceye sahip iki komşu ülke. Ancak, İran’ın hesabı Filistin’e sahip çıkmaktan daha öte Bölgedeki gücünü artırmak. SURİYE’de Sünni avına çıkan İran, Sünni olan HAMAS’a destek vermekle İsrail’in gücünün zayıflatılmasının Şii yayılmacığına katkı sağlayacağını düşünüyor. Ayrıca, işin içine Müslümanların ortak hedefi olan KUDÜS’ü özgür kılmak, Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmak da eklenince İran’ın Filistin’e sahip çıkması ideolojik bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.
HESAP HATALARI NEDENİYLE HİZBULLAH VE İRAN KÖŞEYE SIKIŞMIŞ DURUMDA
Birçok siyasi stratejist gibi İran da HAMAS’ın İsrail içlerine sızarak birçok İsrailliyi esir etmesi halinde bir tek askerini kurtarmak için yüzlerce Filistinli mahkumu serbest bırakan İsrail’in, İsrailli esirleri kurtarma adına işgal ettiği bazı topraklardan çekilebileceğini, hapsettiği tüm Filistinlileri serbest bırakacağını, aksi halde yıllardır İsrail’le savaşmaya hazırlanan HAMAS’ın İsrail’e büyük darbeler indireceğini, sonuçta İsrail’in barış masasına oturup HAMAS’ın taleplerini kabul edeceğini hesap etti.
Ortaya böyle bir sonucun çıkması halinde dünya kamuoyunda İsrail’in imajı sarsılacak, İran da sonuçtan kendine pay çıkararak İsrail’i ve arkasındaki ABD’yi tehdit etmeyi sürdürecek, kaybetmekte olduğu itibarını düzeltecekti.
Ancak, İRAN’ın beklediği olmadı. İsrail, rehine vatandaşlarını hesaba katmadan HAMAS’a karşı başlattığı savaşı soykırıma dönüştürdü. Başta ABD olmak üzere Batının desteğini aldı,hiçbir islam ülkesi de İsrail’in karşısına dikilemedi.
Bu tablo karşısında yıllardır İsrail’i tehdit eden İran’ın en azından Lübnan’daki uzantısı Hizbullah’ı HAMAS’ın yanında İsrail’e karşı savaştıracağı, hatta bizatihi İsrail’le savaşa girebileceği düşünüldü. Ancak, beklenen olmadı. Aksine, Gazze’de soykırım yapan İsrail, zaman zaman Lübnan’da Hizbullah’ın mevzilerini bombaladı, önemli üst düzey yöneticilerini öldürdü.
Bu arada İran Cumhurbaşkanı Reisi şaibeli bir helikopter kazasıyla öldü, HAMAS’ın siyasi lideri Haniyye de misafir olduğu İran’da bombalı saldırıyla öldürüldü.
İsrail’in bunca yaptıklarına karşı Hizbullah ve İran İsrail’e beklenen cevabı vermedi. HAMAS, İsrail’e karşı savaşan tek güç olarak ortada kaldı.
İsrail’in her yaptığına sessiz kalmakla, HAMAS’ı yalnız bırakmakla kendilerine dokunulmayacağını sanan İran ve uzantısı HİZBULLAH hesaplarında yanıldı. İsrail, liderleri Faddallah dahil tüm HİZBULLAH kadrosunu bombalı saldırılarla öldürdü. İran’ı tehdit etmeyi sürdürüyor.
Eğer, HİZBULLAH, aylar önce İSRAİL’e karşı savaş ilan etseydi bugün lider kadrosunu kaybetmemiş olabileceği gibi İSRAİL’i köşeye sıkıştırıp, HAMAS’a da önemli destek vermiş olurdu. Bu ise barış kapısını zorlamak olurdu.
Şimdi herkes bundan sonra neler yaşanacağı konusunda endişe içerisinde. Zira, siyonist İsrail’in durmaya niyeti yok! Arz-ı Mevud hayaliyle bölgeyi tehdit etmeyi sürdürecek..