Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Cumhuriyet tarihinde bir ilkin gerçekleştiğini ve kişi başına düşen gelirin 7 yıldır art arda düştüğünün altını çizdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Cumhuriyet tarihinde bir ilkin gerçekleştiğini ve kişi başına düşen gelirin 7 yıldır art arda düştüğünün altını çizen Karamollaoğlu, “2013-2020 yılları arasında kişi başına gelirin üçte biri yok oldu. En yoksul yüzde 20’nin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 6,2’den yüzde 5,9’a düştü. Olması gereken, bunun tam tersi. Maalesef sürekli olarak fakirleşen bir ülkede yaşıyoruz. Birilerinin porsiyonları büyürken büyük bir kesimin porsiyonları küçülmektedir” ifadelerini kullandı.
“ASGARİ ÜCRETE ENFLASYON ÜZERİNDEN ZAM YAPILMALI”
Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırının baz alınması gerektiğinin altını çizen Karamollaoğlu, çalışanlara verilen maaşın ihtiyaçlarını gidermek zorunda olduğunu vurgulayarak, “Biz her yıl asgari ücretin en az yüzde 5-7-10 oranında iktidarın becerisine göre reel manada artırılması gerektiğine inanıyoruz. Enflasyon yüzde 50’yi bulmuşsa siz de ‘Al sana yüzde 49 zam’ derseniz bir kuruş zam yapmamış olursunuz. Dışarıyı göstererek, ‘Ya, bakın şunların haline; Avrupa’da, Amerika’da kuyruklar arttı’ demek, insanımızı artık tatmin etmiyor” dedi.
BATI DÜNYASI, ÜZERİNE DÜŞEN MESULİYETİ YERİNE GETİRMİYOR
Konuşmasında Paris İklim Anlaşması’na da değinen Karamollaoğlu, “Saadet Partisi olarak çevre konusuna verdiğimiz öneme vurgu yapmayı da bir vazife olarak görüyoruz. Burada endişelerimiz var, maalesef Batı dünyası kalkınmış olmasına rağmen üzerine düşen mesuliyeti yerine getirmekten kaçınıyor. BM’nin farklı alanlarda birçok kuruluşu var, milyarlarca bütçeleri var ama bizim halk olarak Afrika’da açlıkla mücadele için ayırdığımız kaynaklarla onları mukayese edin, biz üstün geliriz” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz gün Afyonkarahisar’da devrilen okul servisinde vefat eden 5 çocuğa Allah’tan rahmet dileyen Karamollaoğlu, Suriye Azez’de şehit olan 2 askerimiz içinde Allah’tan rahmet ve ailelerine sabır dileyen Karamollaoğlu, terörün bittiği yönünde gerçekleştirilen açıklamaları hatırlatarak, “Artık “ bitti’ derken her hafta şehit haberleri almaya devam ediyoruz maalesef. Bu terörle mücadelede başarısız olduğumuzun bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.
“DÜNYAYI BU HALE BU ÜLKELER GETİRDİLER”
“Saadet Partisi olarak çevre konusuna verdiğimiz öneme vurgu yapmayı da bir vazife olarak görüyoruz” diyen Karamollaoğlu, “Ancak anlaşmalar, bu konularda derinlemesine tedbir alındığı manasına gelmiyor. Bizi endişelendiren başka hususlar var; bunların mutlaka izale edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugün eğer atmosferde sıcaklık artıyorsa, eğer buzullar eriyorsa bu, kalkınmakta olan ülkelerin veya kasıtlı olarak geri bırakılmış ülkelerin kabahati değil, tam tersi kalkınmış olan ve dünyayı sömüren, bu sömürüyü yaparken de gerekli tedbirleri almayan sanayileşmiş ülkelerin problemi. Dünyayı bu hale bu ülkeler getirdiler. Onların omuzlarında taşıdığı mesuliyet bizim veya bize benzer ülkelerden veya tamamen geri kalmış, problemlerini çözemeyen ülkelerden kaynaklanmıyor. Afrika’ya gidin, açlık var; Güney Amerika’ya gidin, evet petrol zengini ama açlık var. Ama sanki bu sorunların kaynağı geri bırakılmış ülkelermiş. Evet anlaşmalarda birtakım atıflarda bulunuluyor. Batılı ülkelerin de mutlaka kalkınmakta olan ülkelerin çevreyi koruma konusundaki alacakları tedbirlere katkı sağlamaları gerekiyor. Biz bunu uygulamada göreceğiz ama üzülerek ifade ediyorum; gelişmiş ülkelerin bu konuda üzerlerine düşen görevi bihakkın yerine getirebileceklerine güvenmiyorum” dedi.
“BATI DÜNYASI ÜZERİNE DÜŞEN MESULİYETİ YERİNE GETİRMİYOR”
Paris İklim Anlaşması’na da değinen Karamollaoğlu, “Bu noktada iklim anlaşmasını önemsiyorum ama burada özellikle kalkınmış ülkelerin omuzlarındaki yükün hakikaten bedelinin kalkınmakta olan ülkelere teşvik babında kullanılmasının elzem olduğuna inanıyorum. Orada büyük bir imkân doğdu, havayı da suyu da kirlettiler. Şimdi kalkınmakta olan ülkelere o masrafı yüklememeleri icap eder. Mutlaka bu bölgelerde yapılacak yatırımlara katkı sağlamaları icap eder. Bunun bir madde olarak anlaşmanın içerisinde derç edilmesi yeterli değil. Bundan dolayı bu anlaşmanın enine boyuna tartışmasının yapılmasına, incelenmesine ve zaaf noktalarının belirlenmesinin yanı sıra kalkınmış ülkelerin üzerindeki mükellefiyetlerin mutlaka yerine getirildiğinin takibine ihtiyaç var. Burada endişelerimiz var; maalesef Batı dünyası, kalkınmış olmasına rağmen üzerine düşen mesuliyeti yerine getirmekten kaçınıyor. BM’nin farklı alanlarda birçok kuruluşu var, milyarlarca bütçeleri var ama bizim halk olarak Afrika’da açlıkla mücadele için ayırdığımız kaynaklarla onları mukayese edin, biz üstün geliriz” şeklinde konuştu.
“AVRUPA’DA, AMERİKA’DA KUYRUKLAR ARTTI DEMEK İNSANIMIZI TATMİN ETMİYOR”
Türkiye’de çalışanlara verilen asgari ücretin açlık sınırı değil de yoksulluk sınırı baz alınarak belirlenmesi gerektiğini kaydeden Karamollaoğlu, asgari ücrete yapılan zamların reel olması gerektiğini belirterek, “Asgari ücret 19 yılda 10 misli arttı demekle bu iş çözülmüyor ki. Ekmek ne kadar arttı? Domatesin fiyatı ne kadar arttı? Biz her yıl asgari ücretin en az yüzde 5-7-10 oranında iktidarın becerisine göre reel manada artırılması gerektiğine inanıyoruz. Enflasyon yüzde 50’yi bulmuşsa siz de al sana % 49 zam derseniz bir kuruş zam yapmamış olursunuz. Dışarıyı göstererek ‘Ya, bakın şunların haline; Avrupa’da, Amerika’da kuyruklar arttı’ demek insanımızı artık tatmin etmiyor” dedi.
“İKTİDARI ÜZMEMEK İÇİN AÇIKLANAN RAKAMLAR BİLE YÜKSEK”
Türkiye’de yaşanan fiyat artışlarına değinen Karamollaoğlu, her gün yeni bir zam haberi ile karşılaşıldığını belirterek, “TÜİKe göre zam gören bazı ürünler, salatalık yüzde 128, tavuk eti yüzde 63,9, ayçiçek yağı yüzde 60,9, margarin yüzde 53,8, domates yüzde 49,6, yumurta yüzde 49,3. Bunlar hükümeti üzmemek için belirtilen rakamlar. TÜİK’e göre 2020 yılının sonunda 1 kilovatsaat başına 73,5 kuruş olan konut elektrik fiyatı bu yıl içinde bulunduğumuz ayda 91,56 kuruş olmuştur. Sadece on aylık artış yüzde 25 oranındadır. Özellikle bu zamlar hayatın her alanını etkilemekte. Çünkü bu evlerimizde kullandığımız mutfak malzemeleri ve yakıtlar” diye konuştu.
“KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİRDE ZENGİNİN PAYI ARTTI, FAKİRİN PAYI DÜŞTÜ”
Cumhuriyet tarihinde bir ilkin gerçekleştiğini ve kişi başına düşen gelirin 7 yıldır art arda düştüğünün altını çizen Karamollaoğlu, “2013-2020 yılları arasında kişi başına gelirin üçte biri yok oldu. Türkiye’de en zengin yüzde 20’nin milli gelirden aldığı pay yüzde 46,3’ten yüzde 47,5’e yükseldi. En yoksul yüzde 20’nin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 6,2’den yüzde 5,9’a düştü. Olması gereken bunun tam tersi. Maalesef sürekli olarak fakirleşen bir ülkede yaşıyoruz. Birilerinin porsiyonları büyürken büyük bir kesimin porsiyonları küçülmektedir. İnsanımızın 3 bin liraya hem kira ödemeye hem faturalarını ödemeye hem mutfak ihtiyaçlarını karşılamaya hem de çocuğunu okutmaya çabaladığını görmek bizi derinden yaralıyor” ifadelerini kullandı. Türk Lirası’nın hızla değer kaybettiğini hatırlatan Karamollaoğlu, Türk Lirası’nın sadece dolar, Euro ve Sterlin’e karşı değil bir çok para birimine karşı değer kaybettiğinin altını çizerek, “Türk Lirası sadece doların, Euro’nun, Sterlin’in karşısında değil maalesef Rus Rublesi’nin, Bulgar Levası’nın, Şili Pesosu’nun, Arjantin Pesosu’nun karşısısında da değer kaybediyor. Edirne’ye bir zamanlar Yunan turistler akın akın gelir alışveriş yapar giderdi. Şimdi yasaklandı gelemiyorlar. Şimdi ise Bulgarlar geliyor. Biz iyiyiz sıkıntımız yok havası estiriliyor. Ama yanlış. Biz bunları iktidarı uyarmak için söylüyoruz. Her şey iyiye gidiyormuş gibi davranmak iyi gidiyor demek değildir” dedi.
“3600 EK GÖSTERGE ŞİMDİ NEDEN ÇÖZÜLMÜYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3600 ek gösterge açıklamalarını hatırlatan Karamollaoğlu, “Seçime bir buçuk sene kaldı, 3600 ek gösterge gündeme geliyor. Gelecek sene çözeceğiz diyorlar, ümide bağlıyorlar. Şimdi neden çözmüyorsunuz. Biz iktidara geldiğimiz zaman şeflerin altında arabalar olmayacak. Araba şatafat ve hava atmak için değil ihtiyaç için temin edilir. Devletin gücünü kullanılan lüks arabalar göstermez. Türkiye’deki iktidar mantığı değişmeli, biz biliriz başkası bilemez diyemezler, muhalefeti suçlamaktan vazgeçilmeli. 19 yıldır iktidardalar. Kendi hatalarını görmeyen bir iktidar sorunları çözemez. Sorunun varlığından bir haberler” ifadelerini kullandı.
MİLLİ GAZETE