Adnan ONAY
Türkiye solu, TİP gibi bir siyasal parti üretemedi. Hiçbir çaba buna yetmedi. Bunda Türkiye soluyla halk arasındaki ortak bir kültür oluşturulamamasının yanı sıra Sovyetlerin yıkılmasıyla solda oluşan travmanın da etkisi büyük.
Denilebilir ki; sol, sadece Sovyetler Birliğine dayalı bütünsel yapı değildi ki travmayla karşı karşıya kalsın?
Evet, değildi ama Sovyetler’in varlığı iki kutuplu dünyanın sol yanında yer alanların enerjisini oluşturuyordu. O devasa güç ortadan kalkıp, bağlı ülkeler yüzünü Batı’ya dönünce solun güncel düşünsel yanını canlı tutan Avrupa solu da gerilemeye başladı.
Bu tablonun Türkiye yansımasına gelince; zaten halk desteğini arkasına alamadağı için yeni bir siyasal sol parti üretemeyen üst kadrolar (ki bunların ne kadar yetkin olduğu da tartışma konusu) sadece varlığıyla modernleşmenin siyasal aracı görülen ancak hiçbir zaman “sol” diye nitelendirilemeyecek CHP şemsiyesine sığındılar.
CHP’yi solla ilişkisiz görerek ondan uzak duran solcular ise PKK uzantısı olarak görülen (şimdiki ismiyle) DEM partisinde toplandılar..(Sırrı Süreyya Önder’in babası TIP İl Başkanıydı)
Sosyalizmin literatürü etnik bir örgütlenmeyle sonuca ulaşmayı hedef olarak görmese de, PKK’nın silahlı bir şekilde kapitalist, tekçi denilen devlete başkaldıran silahlı Marksist bir ideolojiyi benimsemiş olması orada toplanan Türkiye solcuları için bir dayanak oldu.. Ancak, o çatı altında toplananlara ülkenin büyük bir kesiminin “hain” gözüyle bakması bu partiye solun kitlesel yönelişinin önünü kesti..
Eğer, bu yeni süreçte PKK silahlardan arınarak gücünü tamamen legal siyasal alanda toplarsa DEM’in yeniden Türkiye solu için bir toplanma adresi olabilmesi mümkün..
Bu durum CHP’yi daha da sağa itecektir ki; istenilen de budur..
CHP, bu durumda yelpazenin sağında olan iktidarların bir başka iktidar alternatifi yapılabilmesi için içindeki radikal soldan arındırılması gerekli. Bu ise ancak bu kesimi DEM gibi bir partiye aktarıp, CHP’yi sağın benzeri bir partiye dönüştürmekle mümkün olabilir.
Bu söylediklerimin olabilirliği için en güncel örnek Ak Parti’dir.
Radikal unsurları içinde barındıran islamcı bir kadronun idaresinde yola çıkan Ak Parti, sağcı bir merkez partisine dönüşürken dışarda kalanları ya etkisizleştirdi ya da başka partilere itti. 6’lı masayı oluşturan büyük bir çoğunluğun Ak Parti’ye karşı olan sağ partilerden oluştuğu gerçeği bu öngörümün doğruluğunu ortaya koymaktadır.
Eğer Ak Parti islamcı denilen kadro eliyle bu derece uzun bir dönem iktidarda kalabilmişse bu süreç içerisinde Ak Partinin bir devlet partisine dönüşmesiyle mümkün olabilmiştir..
Peki, sağın ve solun (tıpkı ABD’de olduğu gibi) birer devlet partisine dönüşmesi ve kolayca iktidarda yer değiştirebilmesi ülke için yararlı mı?
Bunun yanıtı uzun bir tartışma konusu…
Bu konuda kafa yoranların düşüncelerini merak ediyorum doğrusu…